7 Şubat 2011 Pazartesi

BASIN AÇIKLAMASI: 4 ŞUBAT DÜNYA KANSER GÜNÜ

BASIN  AÇIKLAMASI
4  ŞUBAT  DÜNYA  KANSER  GÜNÜ
Kanser dünyadaki  tüm  toplumları  etkileyen, büyük  oranda  önlenebilir  olan  bir  hastalıktır.  Her  yıl  yaklaşık  8  milyon  kişi  kanserden  hayatını  yitirmektedir.  Kardiyovasküler  hastalıktan  sonra  en  sık  ölüm  nedenidir.
            Samsun  Kanser  insidansı  yüksek  bir  şehirdir. Artık  bu  gerçeği  kamu yönetimsel  erkte  kabul  etmektedir.  Yılda  yaklaşık 3000 insanımız  Samsun’da  kansere  yakalanmaktadır. Erkeklerde  yüzbinde  149.5  kişide, kadınlarda  100.000 de  90.3  kişide  kanser  olgusu  saptanmaktadır(2005). Samsun’da  akciğer  kanseri  en  sık  görülen  kanser  türüdür. Ne  yazık ki  koruyucu  sağlık  hizmetlerinin  ve  birinci  basamak  sağlık  sisteminin  işlevsiz  bırakılması  ile  bu  kanser  haftasında  yaşadığımız  gibi  temel  anlayış  erken  tanı  hayat  kurtarır  şeklindedir. Bu  anlayış  değerlidir. Ancak  temel  yaklaşım  kanserin  önlenmesi  ve  kanserden  korunma  şeklinde  koruyucu  sağlık  hizmetlerinin  geliştirilmesidir.
           Daha  önce de  kamuoyu  ile  paylaştığımız  Samsun’da  Koruyucu  Kanser  Çalışmaları  konusunda  temel  önerilerimizi  ve  görüşlerimizi  kamuoyu  ile  bir  kez  daha   paylaşırız :
            1-Sigara  kullanımı  ile  gırtlak, ağız  boşluğu, dudak, yemek  borusu, mide, pankreas, idrar  torbası  kanserleri  arasında  pozitif  bir  ilişki  mevcuttur. Akciğer  kanserinin  en  önemli  nedeni  sigaradır.  Tüm  olumlu  yasalara  rağmen  Samsun’da  Tütün  kontrolünün  temel  stratejileri  uygulanmaktadır. TBMM’nin   2008  yılı  ocak  ayında  kabul  ettiği  yasa  konusunda  yerel  takip  zayıf  kalmıştır. Samsun’da  yaklaşık 350.000  kişi  sigara  içmeye  devam  etmektedir. Sigarayı  Bırakma  polikliniklerinin  sayıları  hızla  artırılmalı, bu  konularda  Toplum  Sağlığı  Merkezlerinde  temel  eğitim  hızlandırılmalıdır. Sigarayı  bırakmada  davranışsal  ve  bilişsel  teknikler  Toplum  Sağlığı  Merkezleri, Halk  Eğitim  Merkezleri  ve  Toplum  Sağlığı  Merkezlerinde  sürekli  ve  bilimsel  şekilde  ele  alınmalıdır.
2-Samsun’un  Alaçam  ilçesi Terskırık  köyünde   ve  Sinop’un Soğuksu  yörelerinde  152 si  boş, 215’i  dolu  367  zehirli  varilin  18  yıldır  varsa  toksikolojik  risk  raporları  kamuoyuna  açıklanmalıdır. Bugüne  kadar  Sağlık  Bakanlığı  tarafından  söz konusu  köylerde  ne gibi  çalışmalar  yapılmıştır? Terskırık  köyü  ve  çevre  köyü  insanları  derhal  toksikolojik  incelemeden  geçirilmelidir.  Bu  konuda  süreğen  bir  çalışma  başlatılmalıdır. Düzenli  sağlık  kontrolleri  yapılmalıdır. Söz  konusu  köye  çevresindeki   köylerde  yaşayan  insanlara   kimyasal  varillerin  zararları  ve  bu  kimyasallara  maruz kalan  insanlarda  oluşacak  sağlık  sorunları  hakkında  yoğun  bilgilendirme  toplantıları  yapılmalıdır.
3-Özellikle  Meme  ve  rahim  ağzı  kanseri  taraması  konusunda  olumlu  adımlar  güçlendirilmeli,  KETEM  ve  Toplum  Sağlığı  Merkezlerinin  entegrasyonu  hızlı  bir  şekilde  sağlanmalıdır.  KETEM’in  çalışmalarını  destekliyoruz.
            4-Kanser  koruyucu  çalışmalar  açısından  nüfusun  çoğunluğu  kırsal  alanda  yaşadığı  halde, sağlık  kurumları  ve  sağlık  çalışanları  kent  merkezinde  toplanmıştır. 120.000  nüfuslu  olan  Vezirköprü  bu  konuda  en  ihmal  edilen  ilçemizdir.
            5-Samsun’da  kanser  kayıtçılığı  özellikle  2005  ve  2007  yıllarında  yetersiz  kalmıştır.  Bu  tiroid  kanser  sayılarına  bakıldığında  gözlenebilir. 2008  den  sonra  yeniden  bilimsel  bir  çerçeveye  dönüşen  kanser  kayıtçılığı  çalışmaları  desteklenmelidir.
            6-Samsun’da  Kanıta  dayalı  kanser  kontrolu  müdahalelerinin  doğru, hızlı  ve  etkili  şekilde  halka  anlatılması  için  teknik  destek  sağlanması  konusu  yetersizdir.
            7-  Mehmet  Aydın  Eğitim ve  Araştırma   Hastanesinde  tek  Medikal  onkologun (Tıbbi  kanser  Uzmanı) bulunmaması   bu  şehir  için  kabul  edilemez.  1.209.00o  nüfuslu  şehirde  daha  2  sene  öncesine  kadar  3  Tıbbi  Kanser  Uzmanı  varken, şu  anda  kamu  hastanelerinde  tek  tıbbi  kanser  uzmanının  bulunmaması -  1  adet  vatani  görevde  olduğu  belirilen  hariç- bu  açıdan  büyük  ihmaldir. Bu  kanserin  kontrolü  için  siyasi  ve  kamu yönetimsel  irade, taahhüt  ve  desteğin  hangi  noktada  olduğunun  bir  kanıtıdır.
            8-Samsun  Mehmet  Aydın  devlet  Hastanesinin  3.  Basamak  eğitim  Hastanesine  dönüştürülmesi  ile  kanser  hastalarına  tedavi  verecek  2.  Basamak  sağlık  kurumu  kalmayacak, Temmuz  2011 de  SEVK  ZİNCİRİ  başlarsa, özellikle  yeşilkart  ve  sosyal  güvencesiz  hastalar  için  sorun  artacaktır.
            9-Kanser  epidemiyolojisinde  ailesel  kanserin  rolü  Samsun  için  ihmal  edilmiştir. 40  yaş  altı  kanserler  için  genetik  izlem  ve  aile  tarama  programları  geliştirilmelidir.
            10-Eski  Mehmet  Aydın  devlet  Hastanesinde  özverili  hizmet  veren  KETEM  ve  PET  cihazı  ile  çalışan  sağlık  çalışanları  bu  şehir  için  önemli  bir  kazanımdır. Bunlar  korunmalıdır.
            11-Samsun’da  jeokimyasal  çevre  ve  kanser  konusu  hiç  ele  alınmamıştır. İnorganik  kirleticiler, organik  kirleticiler, iç  mekan  kirliliği  kanser  açısından  önemli  risk  faktörleridir. Dünya  Sağlık  Örgütü  verilerine  göre  çevresel  kirleticiler  insanlardaki  kanserlerin  %70inden  fazlasına  neden  olur.
            12- Tedavideki etkililiği ve güvenliliği konusunda hiçbir somut kanıt bulunmayan bitkisel ürünlerin Samsunda  kullanılmasının yaygınlaşması  bu  ürünlere bağlı  kanser  olgularına  ve  kanser  hastalarında  kullanımı da  ölümcül  yan  etkilere  yol  açmaktadır.
            13-Termik  santraller,  Tekkeköy’de  yasak kanserojen  6  no’lu  fuel-oil  ile  çalıştırılan  mobil santraller  sonrası  hiç  bir  kanser  izlem  çalışması  yapılmamıştır
            Samsun’un işbirliğine  ve  bilimsel  bir  kamu yönetimi  anlayışına  ihtiyacı var. Samsun halkının sağlık hakkı için kamucu evrensel modellere ihtiyacı var. Bu ilin  hekim meslek örgütünün, sağlık sendikalarının   ve  bilim  adamlarının görüşlerine ihtiyacı var. Gelin Samsun’u ve Samsun halkının sağlık hakkına sahip çıkalım.
            UZM.DR.CEM  ŞAHAN
            TÜRK  TABİPLERİ  BİRLİĞİ
            BÜYÜK  KONGRE  DELEGESİ

KÜBRA’NIN ÖLÜMÜ SAMSUN’DA ÇOCUK YOKSULLUĞUNUN EN ÖNEMLİ GÖSTERGESİDİR!

KÜBRA’NIN  ÖLÜMÜ  SAMSUN’DA  ÇOCUK  YOKSULLUĞUNUN  EN  ÖNEMLİ  GÖSTERGESİDİR!
Tekkeköy  ilçesinde  3  aylık  Kübra’nın  beslenme  yetersizliği’ne  bağlı  ölümünü  büyük  üzüntü  içinde  öğrendim.  Son  5  yıldır  bu  kentte  Çocuk  Hakları, Sosyal  Politika, Yoksulluk, çocuk  yoksulluğu  üzerine  hazırlanan  raporlarda  imzası  olan  bir  hekim  olarak,  kamu yönetimine  şunu  sormak  isterim.  Niçin  Samsun’un  Yoksulluk  Profili  çıkarılmamıştır?
            Ayrıca  Kübra’nın  ölümünden  sonra  sergilenen  günü  kurtarmaya  yönelik,  tutarsız  açıklamalarnı kamusal  etiğe  uygun  olmadığını  düşünüyorum.
            Yoksulluğun çocuklar üzerindeki  en sık görülen etkisi beslenme yetersizliğidir. Yoksulluk, eve giren besinlerin yetersizliğine, ev içi stres ve annenin kronik yorgunluğu nedeniyle anne sütünün erken kesilmesine –ki  Kübra’nın  annesi de  bunu  söylüyor- , annenin beslenme yetersizliğine ve bebeklerin düşük doğum ağırlıklı olmasına, sağlıksız fiziksel ortama ve yetersiz sağlık hizmetine neden olarak çocuklardaki beslenme yetersizliğinin temel belirleyicisi olarak rol oynamaktadır.
Yoksulluk annelerin eğitimsizliği yoluyla da beslenme yetersizliğine katkıda bulunmaktadır. Bütün bölgelerde yoksulluk arttıkça düşük ağırlıklı çocuk oranının da arttığına dikkat çekilmektedir. Dünyadaki beş yaş altındaki çocukların yüzde 27'sinin ağırlığının yaşına göre düşük olduğunu ve bunların da büyük bir kısmının gelişmekte olan ülkelerde yaşadığını tahmin etmektedir.
Kennte  her  altı  çocuktan  biri  yoksul.  İlçeler  arasında  eşitsizlikler  daha  belirgin.  Köylerde  çocuklarda  beslenme  eksiklikleri olan  çocuklar   mevcut.
1- Samsun`da çocuk yoksulluğu hızla artmaktadır. Samsun`da kalkınma modeli olarak yapılandırılan politikaların halkın ve özellikle çocukların yoksulluğunu gidermede yetersiz kalmaktadır ve gelir adaletsizliğine yol açmaktadır. Samsun kırsalının marka yolculukları, AB hayalleri, strateji programları ile kaybedecek zamanı yoktur. Kent-kır eşitsizliği çocukların gelişimi önünde ciddi engeller oluşturmaktadır. Çocuklar arasında eğitim eşitsizliği belirginleşmektedir. Kırsal alanlarda annelere ve çocuklara yönelik sağlık hizmetlerine ulaşma zorlaşmaktadır. Sosyal güvenlik ve sağlık sigortası sistemleri dağınıklığı belirginleşmektedir. UNİCEF`in de belirttiği gibi yoksulluğun tek bir göstergesi yoktur ve bu nedenle nicel terimlerle ifadesi her zaman kolay değildir. Yoksulluk çocukların hem biyolojik hem de zihinsel potansiyellerini olumsuz etkiler. Samsun`da çocuk yoksulluğunu izlemek, etkilerini kamuoyuna anlatmak ve çözümler üretmek üzere Çocuk Yoksulluğu Merkezi kurulmalıdır. Samsun`da işsizliği azaltacak ve toplumsal eşitsizlikleri düzeltecek sosyal program acilen başlatılmalıdır. Kaynakların kullanımında en dezavantajlı çocuklara öncelik verilmelidir. Çocukların hepsine sağlık güvencesi sağlayacak çocuklara ücretsiz sağlık hizmeti yasası için siyasilere sivil baskı yapılmalıdır.
2- Çocuk ihmali ve istismarı hızla artmaktadır. Çocuk pornografisi konusunda riskli ülke durumuna gelmiş olan Türkiye için önleyici ve yasal çalışmalara öncelik verilmelidir. Cinsel istismarın önlenmesine yönelik örgün ve yaygın eğitim çalışmaları başlatılmalıdır.
3- Temel Çocuk Sağlığı konusunda, çalışmalar Avrupa ülkelerinin çok gerisindedir. Kapatılan Ana Çocuk Sağlığı Merkezlerinin önemi bugün daha iyi anlaşılmaktadır. İlçe hastanelerinde Çocuk acil servisleri yoktur ve çocuk servislerinde yetersizlik sürmektedir. Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinin yer sorunu, dünyanın hiç bir yerinde ve sağlık siteminde kabul edilemeyecek şekilde, Mehmet Aydın Devlet Hastanesinden boşalan yere taşınma şeklinde çözünmeye çalışılacaktır. Erişkin Hastanesini, çocuk hastanesine dönüştürmek, hem finansal hem de sağlık sistemi açısından tercih edilebilir değildir.
4- Çocuk kansızlığı (Demir eksikliği Anemisi) problemi dahi çözülememiştir.
5- Okul Sağlığı çalışmaları ısrarla ihmal edilmektedir. Oysa yaklaşık 250.000 öğrencisi olan bir şehirde, okul sağlığı çalışmaları koruyucu sağlık çalışmaları açısından yaşamsaldır.
6-Anaokulu ve ilköğretim öğrencilerine günlük ücretsiz süt verilmelidir. Eğitimin tüm aşamalarında sağlıklı beslenme önemlidir. Ancak özellikle anaokulu ve ilköğretim birinci kademe öğrencilerinin diğerlerine göre daha dikkatli ve sağlıklı beslenmeleri gerekmektedir. Eğitimde başarılı olabilmek için beslenmenin ne kadar önemli olduğu bilim çevreleri ve beslenme uzmanları tarafından sık sık dile getirilmektedir. Bu amaçla tüm anaokulu ve ilköğretim birinci kademe örgencilerine ücretsiz olarak günlük süt verilmelidir. Bu temel yaklaşımlar, samsun`da yok sayılmaktadır.
7- Okul öncesi Eğitimin yaygınlaştırılmasında sorunlar, devam etmektedir. Kamusal Okul Öncesi eğitimini geliştirmek, yaygınlaştırmak gibi temel bir görev bu ilin yönetimsel erkini beslemektedir.
8- Engelli çocukların eğitimi konusunda bu kentin temel sorunları tanımlanmamıştır. Bu çocuklara yönelik kamusal eğitim kurumları yetersizdir. Personel yetersizlikleri, bina yetersizlikleri planlamaya dahil bile edilmemiştir.
9- Özellikle ilköğretim okullarında okul binasının ve çevresinin fiziksel yetersizlikleri hızla artmaktadır. İlköğretim okullarında sınıf kontenjanları 50`lere ulaşmaktadır.Pek çok Avrupa ülkesinde sınıf mevcutları 24’tür.
10 -İlçeler arası eğitim kalitesi farklılığını gidermeyi amaçlayan kent ölçekli projeler gerçekleştirilememiştir. İlçeler arasında, kent-kır arasında eğitim kalitesi arkı hızla artmaktadır.
11- Çocuğa yönelik şiddet, hızla artmaktadır. Bireysel silahlanmanın denetim altına alınamadığı bu kentte çocuklar, adına “maganda kurşunu, gelenek” denilen yöntemlerle öldürülmektedir. Kamusal erk, bu soruna çözüm üretmekten çok uzaktadır. Bireysel silahsızlanma konusunda temel eğitim programı bile oluşturulamamıştır.
Çocuk yoksulluğu ile mücadele, evrensel hak temelli bir Sosyal Devlet yaklaşımı gerektiriyor.
UZM. DR CEM  ŞAHAN                                        TTB  BÜYÜK  KONGRE  DELEGESİ  2010-2012