9 Ocak 2012 Pazartesi

JOHN Q

JOHN Q
DR.CEM ŞAHAN
Sağlık  sisteminin  finansmanının,  genel  sağlık  sigortası  üzerinden  sağlanmasının, nelere  yol  açtığını/açacağını hep  birlikte  izliyoruz/izleyeceğiz.
Halkın  yoksulluk  ile  savaştığı  bir  süreçte, 9.4  milyon  yeşil  kartlının  bu  yıl  sonuna  kadar  gelir  testi  yaptırarak, aylık  kişi başı geliri  295  TL den  fazla  ise  genel  sağlık  sigortası  primi  ödemeye başlayacağı,  4  kişilik  aile  için  en  az  140  TL  aylık  sağlık  sigortası  ödeyeceği  gerçeğini  görmemek  mümkün  değildir.
Sigorta  planlayıcılarının 9.4 milyon  ücretsiz  sağlık  hizmeti  alan  yeşil kartlı  ‘’Yoksul’’ halkın,  sadece en  fazla  2.7  milyonunun  bu  yılın  sonuna  kadar  ‘’Ücretsiz  Sağlık  Hizmetinden’’  yaralanabileceğini hesapladıklarını  bilerek,  yeşil  kart  sürecini  YEŞİL  KARTTA  DEVRİM  diye  vermenin  vicdanı  sorumluluğunu  hissetmemeleri  mümkün müdür?
Genel sağlık sigortası propagandası hükümet tarafından “herkes sigortalı olacak, toplumda sigortasız kimse kalmayacak” şeklinde yapıldı. Oysa gerçekler böyle değildi. Genel sağlık sigortası ile görünürde herkes sigortalı olacak. Fakat nasıl bir sigorta? Bu sorunun aslında en kısa cevabı, özel sigortacılık mantığı ile yapılan sigortalar gibi olacak.
Vergiler..
Katılım  payları…
Muayane  ücreti…
Reçete  parası..
İlaç  yüzdesi..
Telefonla  randevu  parası..
Tıbbi  malzeme  katılım   payı..
Hiç  birisi  yeterli olamayacak/olmuyor.
Sosyal  Sigorta  ve  Genel  Sağlık  Sigortası  kanununun  yasalaşmaması  için  emek  örgütlerinin  verdiği  mücadeleyi  anımsayalım. Neler  söyleniyordu  o zamanlar:
* Sağlık hizmetlerinin finansman ve sunumunun birbirinden ayrılması; sağlık harcamalarının GSS ile finanse edilmesi.
*GSS kapsamındaki yurttaşlara verilecek sağlık hizmetlerinin "temel teminat paketi" ile sınırlanması.
*SSK sağlık kurumlarının Sağlık Bakanlığı'na devredilerek tasfiyesi; Sağlık Bakanlığı'nın hizmet sunumundan çekilmesi.
*Birinci basamak sağlık hizmetlerinin temeli olan sağlık ocaklarının ortadan kaldırılarak "Aile Hekimliği"ne geçilmesi.
*Kamu hastanelerinin "Sağlık İşletmeleri"ne dönüştürülmesi; hekimler ve diğer sağlık çalışanlarının iş güvencesinin kaldırılarak sözleşmeli statüde çalıştırılması.
*Devletin hızla çekildiği sağlık alanında oluşan "piyasa"nın kamudan yapılan kaynak transferleriyle beslenen özel sağlık sektörü tarafından doldurulması.
* Parası olanın parası kadar sağlık hizmeti alabilmesi.
…………
Hepsi  IMF  ve  Dünya  bankası  önerileri  ile  tek  tek  gerçekleşiyor.
Kamu  hastanelerinin  önünden  yeşil kartları  onaylanmadığı  için  dönen  hastalar  her  geçen  gün  artıyor.  Reçete  yazma  diyen, az  ilaç  yaz  diyen….
……………..
John  Q,  o  özendiğimiz, erklerin  rüyalarında  gördüğü  Cleveand’ların,  50  milyon  vatandaşının  hiç  bir  sağlık  güvencesi  olmayan  Amerikan  sağlık  sisteminin  önemli  eleştirini  içeren  bir  film..

John Q, öykü her ne kadar ABD’de geçse de aslında küresel çapta kapitalist sistemin öngördüğü sağlık politikalarının insan hayatını nasıl hiçe saydığını, kariyer uğruna yabancılaşmanın ne denli acımasız bir düzeye geldiğini çarpıcı bir dille yansıtıyor.
John Q, fabrikada çalışan bir işçidir. Karısı Denise ve oğlu Michael ile ipoteklerin boyunduruğu altında kıt kanaat geçinmektedirler. Oğul Michael’ın önemli bir kalp rahatsızlığı olduğu ortaya çıkar. Çok acil kalp nakli yapılması gerekmektedir. Ancak John Q.'nun maddi koşulları bu nakli karşılamaya elverişli değildir, üstelik sağlık sigortası da bu ameliyatı kapsamamaktadır.
Genel  sağlık  sigortasını  tam  olarak  ödeyen  John Q’nun, oğlunun  ameliyatına  genele  sağlık  sigortası da  yetmez.
John Q’ların ve   çocuklarının ülkesine/ sistemine  dönüştürülen  bir  sağlık  sistemi  süreci  yazısını  Ece  Temelkuran ile  bitirelim:
‘’Ve sonra, en sonunda, ölü bebeklerinin hesabını sormayan insanlar, yardım kömürünü, ekmeğini alıp, şükredip  şükredip, şükürlerin sonuna gelince iki çiftetelli arasına acısını malzeme yapmak üzere televizyona çıkarılıyor. Sonra reklamlar giriyor. Birileri hep para kazanıyor, diğer birilerinin ise hep bebekleri ölüyor’’