GELECEK ATÖLYESİ
İNATLA
DR.CEM ŞAHAN
Geçenlerde Ece Temelkuran’ın son 2 yıla dair yazdığı kitabının altını çizdiğim satırlarını not defterime yazarken düşündüm.
"Umut pek güven duyduğum bir sözcük değil, ben inadı tercih ederim. Umudum yok olsa bile inadım var. İnsanın, yine de, her şeye rağmen iyi olabileceğine, bu ülkenin içinde, dövüldükçe içinin çok derinine kaçmış bir iyilik tohumu olduğuna dair bir inatçı imanım var.
Benim de, benim gibilerin de bu ülkeye dahil olduğunu söylemek, sonra yeniden söylemek için sağlam tutmaya çalıştığım bir inadım var. Biz varız. Yani biz de varız..."
……………………………….
Türk Tabipleri Birliği bu hafta önemli bir bilimsel rapor açıkladı kamuoyuna.
TTB BİLİMSEL ARAŞTIRMA KURULU HOPA RAPORU
Raporun alt başlığı ise şöyleydi:
METİN LOKUMCU’NUN ÖLÜMÜYLE KİMYASAL GAZA MARUZ KALMA ARASINDA NEDENSELLİK İLİŞKİSİ MEVCUT
Bu tür raporlar pek tartışılmaz yerel medyada.
Ama hak arama sürecindeki sendika, sivil toplum örgütleri, derneklerin aktivistleri sık maruz kalırlar bu tür kimyasal maddelere..
31 Mayıs 2011 günü Hopa’daki seçim mitingi sırasında çıkan olaylarda hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu’yla ilgili olarak da ölümün polisin kullandığı biber gazına bağlı olduğu iddia edilmiş, Adli Tıp Kurumu Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesinin 20.06.2011 tarihli raporunda ise; “kişinin ölümünün kendisinde mevcut kalpte enfarktüs ve intraalveoler taze kanamaya bağlı kalp ve akciğer hastalığı ile meydana gelmiş olduğu” sonucuna varılmıştı.
Bu rapor sonrasında aile adına 342 avukat tarafından Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) başvurularak;
*Müteveffanın kalp krizi geçirmesinin nedeni
*Müteveffada “mevcut” olduğu belirtilen akciğer ve kalp hastalıklarını tetikleyen etkenin ne olduğu, yoğun kimyasal madde kullanımı ile kalp krizi arasında nedensellik bağı olup-olmadığı
*Otopsi esnasında analizi yapılan maddeler (etil alkol, uyuşturucu vb) arasında gazın bulunup-bulunmadığı,
*Hopa’da kullanılan gazların isimlerinin/etkin maddelerinin bilinip-bilinmediği
*Hangi kimyasal madde/ hangi etkin madde gaz kullanıldığı bilinmeden, ölüm nedeni tespit edilip-edilemeyeceği sorularak, bilimsel görüş ve değerlendirme talebinde bulunulmuştu.
TTB Bilimsel Araştırma Kurulu oluşturulmuş ve dosyada mevcut belgeler incelenerek hazırlanan rapor hukuksal mercilere ve kamuoyuna açıklanmıştır.
Bilimsel Araştırma Kurulu tarafından yapılan değerlendirmede;
1. Kişinin ölümüne neden olacak düzeyde bir kalp hastalığı ya da KOAH düzeyinde bir akciğer hastalığı olmadığı, otopsi raporu sonucunda bildirildiği gibi kendisinde mevcut bir hastalık sonucu ölmediği,
2. Emosyonel olarak stresli bir ortamda kimyasal gaza (OC ve CS ,yani biber gazına) maruz kaldığı,
3. Bilimsel olarak en muhtemel ölüm mekanizmasının; kimyasalın ön planda solunum sistemi üzerindeki etkisi ile oluşturduğu akciğer hasarı, asfiksi, solunum yetersizliği, asidoz ve daha küçük bir olasılıkla sebep olabileceği ani hipertansif krizle birlikte gelişen akciğer ödemi ve tüm bu sayılan mekanizmaların tetikleyebileceği ventriküler fibrilasyon olduğu,
4. Ölüm ile kimyasal gaza maruz kalma arasında nedensellik ilişkisi olduğu” sonucuna ulaşılmıştır.
Sanırım bir hekim olarak, bilimsel raporlar bağlamında, İnsan sağlığına etkileri nedeniyle bir kimyasal silah olduğu kabul edilen göz yaşartıcı gazların “hiçbir durumda” kullanımına izin verilmemesi ve uygulayanların cezalandırılması gerektiğini her ortamda inatla tekrarlamak gerekiyor.