25 Aralık 2013 Çarşamba


        SAMSUN  DOĞA  TARİHİ  MÜZESİ  -1-

            DR.CEM  ŞAHAN

            Eğitimdeki  başarısızlığı  aşmaya  yönelik  bir  gündem  sunuyor mu  size  yaşam?

            Neden  bu  ülkede  bilim  üretilmiyor  üzerine  bir  kaç  söz  duyamayız  politikacılardan.

            Kirlenen, beddua  ve  yolsuzluk  polemiğine  sıkışmış  gündem  bu  halkın  gündemi  değil  elbette..

            Bunca  işsizlik, yoksulluk, şiddet  etrafımızı  sarmışken..

            Teşhis  nettir?

            Ne  kadar  bireyiz?

            Ne  kadar  dayanışıyoruz?

            Ne  kadar  doğa-insan  ikilemini  anlıyoruz..

            …………………

            Eğitim  üzerine  çalışıyorum  bu  aralar.

            Doğa  Tarihi  müzelerine  ait  bir  araştırma  hazırlıyorum..

            Bu  konuda  sürekli  bilgi  kaynaklarına  ulaşıyorum..

            Son  yıllarda  Londra  ve  Viyana  Doğa  Tarihi  müzelerini  gezdim.

            Gezdim  derken,  ayrıntılı  inceleme  fırsatı  buldum..

            Samsun için  bir  hayalim de  bu..

            260.000  öğrencisi  olan,  turizm/sağlık/spor kent  masalı  ile  kıvranan  bir  sahil  şehrine  çok  yakışır  diye  düşünüyorum.

            Ülkede  böyle  bir  birikim  yok.

            Gündemin  böyle  bir  isteği yok..

            ……………

            Londra  Doğa  tarihi  Müzesi ile  başlayalım  anlatmaya..

            Dünyada ki  en  gelişmiş  Doğa  Tarihi  Müzesidir  Londra  Doğa  Tarihi  Müzesi..

            Bu  müze  Dünya  Galerisi  Ve  Yaşam  galerisi  olarak  2  ana  bölümden  oluşmaktadır.
 

            Dünya  Galerisi  bölümünde:

            Dünyanın oluşumu ve doğa olaylarının ortaya çıkışı

            Ekolojik sorunların ortaya çıkışı

            Bir göktaşının dünyaya çarpması durumunda yaşamın nasıl etkileneceği

            Deprem odasında 7.5 şiddetindeki 1975 yılındaki Japonya’nın Kobe depreminin sümülasyon teknikleri ve efektlerle aynen yaşatılması

            Küresel ısınma ile dünyada yaşamın nasıl sona ereceği

            Bir kum tanesinin yaşam için niçin altından daha değerli olduğu

            Dünyanın en önemli mineral kaynaklarının dağılımı

            Dünyanın bugünü ve geleceğine ilişkin tahminler

            Dünya Laboratuarı

            Yaşam  Galerisi  Bölümünde:

            Canlıların birer örneği maketleriyle sergilenmektedir

            25 metre uzunluğundaki Diplodocus dinozoru iskeletinin maketi

            Dinozorların yaşamının animasyon ve çeşitli efekt erle canlandırılması

            İnsan organlarının nasıl çalıştığı

            Zihnimizin nasıl işlediği

            Deniz omurgalıları ve memelileri

            25 metre uzunluğundaki Mavi balina

            Yüzlerce hayvan ve böcek maketleri

            Hint fili, beyaz gergedan, ve dugan

            İngiliz Doğa Tarihi Bölümü

            Türlerin kökenleri ve evrimi

            Göktaşları

            Bodrum Katında çocuklar için tasarlanan “Keşif makinesi” bölümü bulunmaktadır.

            Bu  kent  farklılık  yaratmak  zorundadır.

5 Kasım 2013 Salı



            ELLER  CEBE  VEYA  SAĞLIKTA  EŞİTLİK  ÜZERİNE

            DR.CEM  ŞAHAN

            ‘’Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) reform dediğinin “son 20 yıldır çökertilen kamu sağlık hizmetlerinin piyasa mekanizmasına tabi tutulması, kamu sağlık hizmetlerinin çerçevesini oluşturan mevzuatın değiştirilerek yasal engellerin kaldırılması, vergi yoluyla sağlık finansmanı sağlamadan bütünüyle vazgeçilerek sigorta temelli finansmana geçilmesi, yetersiz kamu finansmanından kaynaklanan açığı cepten ödemelerle kapatma yoluna gidilmesi, sağlık örgütlenmesinin kamunun özelden hizmet satın alma temeline oturtulması, buradan hareketle sağlık alanındaki yabancı yatırımların önünün açılması vb” den başka bir anlama gelmediğini söylemek, çok da haksızlık olmaz!’’

            Rahmetli  Ata  Soyer  abinin  sözleri  dün  gibi  aklımda…

            Dün  Samsun  Analize  bakarken  gördüm  haberi.

            Sanırım  Sayın  Editörün  derlediği  bir  haberdi

            Bu önemli  haberlerin  vatandaşa,  meslek  odaları  ve  sendikalar  tarafından  açıklamalarla  ulaştırılması  gerekir.

            Ama  son 3  yılda  kent  hekim örgütünün  AKP  sağlık  politikalarına  karşı  söylediği  bir  cümle,  halk  sağlığı  adına  aldığı  bir  karar, kent  adına  kurduğu  bir  cümle  yok..

            Neyse  Samsun Analiz’den  devam  edelim.

            ‘’Sağlıkta  Vatandaşa  bir  kötü  haber  daha’’

            Editör’ün attığı  başlık bu..

            Haber  Devam  ediyor:

            ‘’Özel sağlık kuruluşlarında ilave ücretin oranını yüzde 200’e kadar artıran hükümet, şimdi de özel hastanelerden hizmet alan kanser ve diyaliz hastalarına ilave ücret getirmeye hazırlanıyor.

            Milliyet gazetesinden Mithat Yurdakul’un haberine göre, özel hastanelerin ısrarla istediği düzenlemenin yasalaşması halinde diyaliz hizmetinden 4 bin liraya kadar, kanser hastalarından aylık 20 bin liraya kadar ilave ücret alınabilecek.

            Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, özel hastanelerin aldığı fark ücretlerinin yetersiz olduğunu belirterek, “Biz de mevcut fiyatların yeterli olmadığı görüşündeyiz. Ama yalnız diyaliz konusunda değil, diğer alanlar için de geçerlidir. Son zamanlarda özel sağlık kuruluşlarının yüzde 200 yani 2 katına kadar fark alma imkânını getirdik ortadaki yatırım farklılığından dolayı. Diyaliz ve benzeri kanser, yanık gibi birçok branşlarda fark alma imkânı olmadığı için bu talep, haklı bir taleptir. Biz, artışla ilgili yine bilim kurullarımızın çalışması çerçevesinde uzlaşıya hazırız” demişti.

            Diyalizin yüzde 80’i özel

            Edinilen bilgiye göre, sağlık hizmet bedellerinin sadece Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) Sağlık Uygulama Tebliği’ndeki fiyatları artırarak karşılanamayacağını hesaplayan hükümet, ilave ücretlerle özel hastanelerin talebini karşılamaya çalışacak. Önümüzdeki süreçte şimdiye dek ilave ücret alınmayan diyaliz, kanser tedavisi sağlık hizmetlerinden de ilave ücret alınabilecek. Diyaliz hizmetinin yaklaşık yüzde 80’i özel diyaliz merkezlerinde veriliyor.

            Yaklaşık 5 yıldır SGK ödemelerinde artış yapılmayan diyaliz hizmetlerinde özel hastanelerin talepleri böylelikle karşılanmış olacak. Her bir diyaliz seansı için SGK, 159.60 TL’lik paket ödeme yapıyor. Diyaliz hastası haftada 3, ayda ise ortalama 12 seans diyalize giriyor. Bir diyaliz hastası için SGK diyaliz merkezlerine ortalama bir ayda 12 x 159.60 = bin 915.20 TL ödeme yapıyor.

            İlave ücretlerin yüzde 200 çıkarılmasının ardından bir diyaliz hastasının bir ayda cebinden ödeyeceği ilave ücret tutarı bin 915.20 TL x 2 = 3 bin 930.40 TL’ye ulaşabilecek.

            Kanserde ‘ilave’ 20 bin TL olabilir.

            Radyasyon onkolojisinde süreli tedavilerin günü, radyoterapi tasarımı, planlanması, doz hesapları ve uygulanması ayrı ayrı ücretlendiriliyor. Kanser tedavisinde radyoterapi ve kemoterapi ücreti; kanserin türüne, evresine ve tedavi sürecine göre değişmekle birlikte aylık tedavi ücreti yaklaşık 3 bin TL ila 10 bin TL’yi buluyor. Böylece, özel hastanelerin kanser hastalarından alacağı ilave ücretin tavanı 20 bin liraya kadar çıkabilecek. Yapılacak düzenlemenin önümüzdeki dönemde yaygınlaşacak “tamamlayıcı sigorta” düzenlemesine de altyapıyı oluşturması planlanıyor.

            …………….

            Eski  Sağlık  Bakanımızın  kulakları çınlasın.

            Ücretsiz  Sağlık  Hizmeti  diye  diye  gelinen  nokta  budur..

            Eşitlikçi  ve  sadece  vergilerden karşılanan  kamucu  sağlık  hizmetini  savunmazsanız,  sağlıkta  özelleştirmenin  geleceği  nokta  budur..

            Sağlık eşitliği, sağlıklı olma olanağı açısından eşitliktir.

            Sağlık hizmetinde eşitlik ise daha net ve hedefe yönelik bir tanıma sahiptir; eşit gereksinimler için eşit erişim olanaklarına sahip olmayı ifade eder. Aslında sağlık hizmetlerinde eşitliği eşitsizlik üzerinden de tanımlamak mümkündür ki burada Hart’ın (1971) “sağlık hizmetinin ve sağlıkla ilgili diğer kaynakların erişilebilirliği toplumun gereksinimi ile ters orantılıdır” şeklinde ifade ettiği “Tersine Hizmet Yasası” önemli bir yol göstericidir.

            ……………..

            Bu  açıdan  seçim  kritik  bir  önem  taşıyor.

            Ya  neoliberal  politikalara  devam  diyeceğiz,

            Ya da,

            Dur………

 

             

2 Kasım 2013 Cumartesi



            KAMUSAL  İNKAR

            DR.CEM  ŞAHAN

            ‘’İlkadım ve Canik ilçelerini birbirinden ayıran ve Karadeniz'e dökülen Mert Irmağı'nda balık ölümleri yaşanıyor. Güzeldere Mahallesi'nden ve Karadeniz'e kadar yaklaşık 6 kilometre boyunca balık ölümleri görüldü. Güzeldere Mahallesi Muhtarı Seyfettin Algül, her yıl ağustos ayında ırmakta balık ölümlerinin yaşandığını söyledi. Bazı köylerin kanalizasyonlarının arıtılmadan ırmağa aktarıldığını belirten Algül, "Irmağın her yıl bu aylarda kirlenmesine anlam veremedik. Bazen ırmak bulanık akıyor ve arkasından da balık ölümleri başlıyor. Mahallemizden başlayan balık ölümleri 6 kilometre boyunca devam ediyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü yetkililerinin bir an önce ırmakta bilimsel araştırma yapmasını istiyoruz" diye konuştu. Vatandaşların ölü balıkları ırmaktan topladığını bildiren Algül, ölü balıkların yenmemesi gerektiğini söyledi.’’’

            Geçen ay aynen  yukarıdaki  satırlardaki  gibi  verdi  haberi  ulusal  ve  yerel  medya ..

            Sonra  bir  iki  yetkili, açıklama  yaptı.  Araştırıyoruz  diye..

            Zaman her şeyin  ilacıydı  çünkü.

            Zaten  ne  ihmali  olabilirdi ki  kamunun..

            Denetim, hele sermayenin  denetimi  onlara mı  düşmüştü.

            Sonra  Samsun  Haber  Gazetesinin  başyazarı  yazdı köşesinde:

            ‘’ balık ölümleri/ açıkça görüldüğü halde;/ devletin iki kurumunun/ iki farklı raporu karşısında,ben de şaşırdım kaldım...

            Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü raporunda, 'Balık ölümleri görülmedi' deniliyor...Devletin bir başka kurumu,Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü de raporunda;balık ölümlerinden söz edilerek,buna atıkların sebebiyet verdiği belirtiliyor...’’

            …………..

            Bu  şehrin  sorunu tam da  budur.

            Kamusal  inkar..

            Kamusal  inkar,  sadece bu  kentin  sorunu  değildir  aslında.  Tüm  değerlerini  piyasaya  açan,  kamuyu  özel  sermaye  birikimi  için  basamak  gören tüm  yönetim  biçimlerinin  sorunudur  kamusal  inkar.

            Medya  ve  sivil  toplum örgütlerinin  kamusal  alandaki  bir  aksaklığı  bildirdiğinde  önce  onları  yok  say,

            Bu  yerel  veya  ulusal  medyaya  aksederse, ki  bu  zordur  artık, araştırıyoruz, araştıracağız  politikaları  ile  süreci  geçiştir, oyala,

            Kamu  vicdanını  çok  zedeleyen bir  olaysa,  soruşturma  açtık, sorumlulara  bulacağız  de, olay  unutulunca  onları  koru, hatta  makam  yükselt,

            Kamusal  vicdan  hakkını  hukukta  ararsa,

            Önce  idare  kurullarından ve/veya  kamu yönetimsel  erkinden  yargılanma  izni  çıkartma,

            Medyasal  bir  gösteri  ile  olayı  kapat.

            Evet  tam da  budur  yaşananlar.

            ……………..

            Konumuz  tabii ki  balık  ölümleri  değil. (o da  olabilirdi). Şehrin  en  a/politik  baş yazarını  bile  şaşırtan, hatta  şaşırtıp  kalan, bunu  incelikle  anlatma  gereği  duyan  bir  sorundur  ‘’KAMUSAL  İNKAR’’..

            Son  5  yılda  bu  kentte  yaşanan  kamusal  denetimsizliklerin, baskıların, her  türlü  hak  kayıplarının  hiç  birisi  Cumhuriyet  Tarihinde  yaşanmamıştır.

            İnsanın  içini  büzen, acıtan, taraflı  tarafsız  herkesin  vicdanını  zorlayan  bu  süreçlerin ,  insanlarımızın  adalet  ve  eşitlik duygularını  yok  ettiğini  belki  anlayacaksınız  ama, umarım  gecikmiş olmazsınız!

            GELECEK  ATÖLYESİ

            SAYIŞTAY  RAPORU

            DR.CEM  ŞAHAN

            Biliyorsunuz. 

            Şehir  Hastaneleri   efsanelerini  sık  sık  bu  satırlarda  okuyorsunuz.

            Kamusal  alanın  özel  sermaye  birikiminde  ara  basamak  olan  Kamu  Hastaneleri Kurumu  ve  Kamu  hastaneleri  Birliği 1. yılını  1  Kasım’da  doldurdu.  Sayıştay  bu  kurum  ile  ilgili  bir  rapor  hazırladı.  Türk  Tabipleri  Birliği  bu  raporu  değerlendirdi:

            Sayıştay’ın başlıca görevleri arasında kamu idarelerinin gelir, gider ve malları ile bunlara ilişkin hesap ve işlemlerin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygunluğunu saptamak ve mali rapor ve tabloların doğru ve güvenilir olduğuna ilişkin makul güvence elde etmek için denetim yapmak ve rapor hazırlamak vardır.

            Sağlık Bakanlığı ve bağlı kurumların 2012 yılı bütçeye ilişkin mali tablolar ile bilgi ve belgeler Sayıştay’a iletilmemiştir ve bu nedenle Sayıştay  Sağlık Bakanlığı ve bağlı kurumların gelir, gider ve malları ile bunlara ilişkin hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygunluğu, mali rapor ve tablolarının güvenilirliğine ve doğruluğuna ilişkin görüş bildirememiştir.

            Oysa denetlenen kamu kurumunun yönetimi,

            *Hazırlanmış olan mali rapor ve tabloların doğru ve güvenilir bilgi içerecek şekilde zamanında Sayıştay’a sunulmasından,

            *Bir bütün olarak sunulan bu mali tabloların tüm önemli yönleriyle doğru ve güvenilir olarak yansıtmasından ve ister hata isterse yolsuzluktan kaynaklansın bu mali rapor ve tabloların önemli hata veya yanlış beyanlar içermemesinden,

            *Kamu idaresinin gelir, gider ve malları ile bunlara ilişkin hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygunluğundan,

            *Mali tabloların dayanağını oluşturan bilgi ve belgelerin denetime hazır hale getirilmesinden ve sunulmasından sorumludur.

            Sayıştay tarafından denetlenen kamu idaresi, denetim için gerekli olan mali tablolar ile bilgi ve belgeleri zamanında Sayıştay’a sağlamaktan kaçınması bu kurumların mali rapor ve tabloları,gelir ve gider ile bunlara ilişkin hesap ve işlemleri, kanunlara ve hukuki düzenlemelere uymadığı,doğru ve güvenilir bilgi içermediğine ve sonuç olarak da yolsuzluk yapılmış olabileceğine işaret eder.

            TÜRKİYE KAMU HASTANELERİ KURUMU DÖNER SERMAYE BÜTÇESİNDE NELER OLUYOR?

            Genel bütçeye ve genel idari esaslarına tabi olmayan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu döner sermaye bütçesi denetim raporunda tespit edilen usulsüzlüklerinden bazı örnekler.

            1- Kurumun bünyesinde faaliyet gösteren 983 adet döner sermaye işletmelerinin konsolide edilmiş mali tabloların tam ve doğru olmadığı, mali tabloların birbirini doğrulamadığı, hesap kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı görülmüştür.

            2-Hastanelerin bir kısmında Sağlık turizmi ve turistin sağlığı hizmeti kapsamında elde edilen gelirlerin aykırı muhasebeleştirildiği görülmüştür.

            3- Kuruma bağlı sağlık tesislerinin Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği ve Mali Mevzuat Hükümlerine aykırı olarak; bankalarda mevduat bulundurmak karşılığında faiz haricinde menfaat temin etmek suretiyle bütçe dışı bir takım kaynaklar kullanma yolunu tercih ettiği müşahede edilmiştir.

            4- Taşıt Kanuna aykırı araç kiralanması olduğu; banka kaynaklarından temsil-ağırlama niteliğinde harcama yapıldığı,

            5- Banka kaynakları ile normalde bütçeden ödenmesi mümkün olmayan para cezalarının ödendiği; Banka kaynakları ile yapılan alımlarda faturaların içeriğinin açık olmadığı; Banka kanalıyla hastane hizmetleri ile ilgisi olmayan harcama yapıldığı, görülmüştür.

            6- Kuruma bağlı sağlık tesislerindeki ticari alanlara ilişkin ihale işlemlerinin mevzuata uygun şekilde yürütülmediği, kira bedelleri ile elektrik, su ve ısınma giderlerine katılım paylarının tam ve zamanında tahsil edilmediği ve doğru muhasebeleştirilmediği görülmüştür.

            7- Kuruma bağlı hastanelerde çalışan personele döner sermaye gelirlerinden dağıtılan ek ödemelerin hesaplanmasında yanlış yapıldığı, personele yapılan ek ödemelerle ilgili olarak bazı sağlık tesislerinde yasal mevzuatın izin verdiği en üst sınırın üstünde, genelge hükümlerinin mevzuata aykırı şekilde uygulanması nedeniyle ödeme yapıldığı, görülmüştür.

            8- Bazı sağlık tesisleri tarafından Medikal Ulak’a (MEDULA) girişi yapılan malzemelerin alış fiyatları ve fatura edilmesi gereken tutarlar ile faturalandırdıkları tutarlar arasında önemli farklar olduğu ve sağlık tesisleri tarafından üretilen fatura tutarlarının Sağlık Uygulama Tebliği hükümlerine aykırı olarak fazla gösterildiği görülmüştür.

            9- Kuruma bağlı döner sermeye işletmelerinin 2012 Mali Yılı denetimi kapsamında farklı illerdeki hastanelerin personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalelerinin incelenmesinde;

            a) İhale dokümanında öngörülen sürede işçi ücretlerinin ödenmemesine karşın ilgili şartname ve sözleşmede hüküm altına alınan gecikme cezalarının tahakkuk ettirilmediği;

            b) Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım ihalelerinde kontrol teşkilatlarının kurulmadığı,

            c) İhale dokümanında ödenmesi öngörülen yemek, yol v.b nitelikteki ödemelerin hiç ödenmediği veya eksik ödendiği ve yaklaşık maliyetin hatalı hesaplandığı saptanmıştır.

            Kurumun 2012 yılı Bütçesine göre bütçe harcamaları 4.385.517.000,00 TL olması öngörülmüştür Döner sermaye 18.079.287.709,59 TL olan toplam brüt gelirlerin, tüm giderler toplamı 17.907.045.781,31 TL olarak gerçekleştiği görülmektedir.

            Sonuç olarak sağlığın piyasalaşmasında önemli bir aşama olan Sağlık Bakanlığında gerçekleşen yapısal dönüşümün bir dizi yolsuzluğa kapı açtığı görülmektedir. Bu durum kabul edilemez. Bu kurumlar bir an önce kamu adına denetim görevi yapan Sayıştay’a gerekli bilgi ve belgeleri iletmelidir.


            POLİTİK  REKLAMLAR

            DR.CEM  ŞAHAN

            Politikanın  tozundan  bu  kent  temel  vicdanını  bile  duyamayacak  hale  geldi/geliyor.

            Kimse  yaşanan  kaosu  sorgulamıyor.

            Adaylar/aday  adayları  bir  kahraman  edası  ile  poz  veriyor  reklamcı objektifine..

            Kimseler  sormuyor/sorgulamıyor  geçmişi/geleceği..

            Şimdi  Politika  zamanı..

            Şimdi  Reklamlar  zamanı..

            Milyonlarca  lira  harcanacak  büyük  adam  fotoğraflarına..

            Yine  parası  olan  konuşabilecek..

            Varlığı  olan  haber  olacak..

            Demokrasi  oyunu  oynanacak  yine..

            Halk  bir  dizi  kıvamında  izleyecek  olanları…

            Emeğe,

            Yoksulluğa,

            Yaşananlara  karşı tek  kelime  duymadan  geçecek  6  ay..

            Demokrasi  kazanacak.

            Halk  5  yıl  daha  unutulacak.

            Rant  kazanacak.

            Sermaye  kazanacak…

            …………….

            Bakın  bu  kentte  geçen  günlerde  19  yaşında  genç  kendini  yaktı..

            Samsun’un Vezirköprü ilçesinde meydana gelen olayda, psikolojik problemleri olduğu belirtilen Furkan B., Mehmet Paşa mahallesinde üzerine benzin döküp çakmakla kendini ateşe verdi. http://www.posta.com.tr/yasam/HaberDetay/19-yasindaki-genc-kendini-yakti.htm?ArticleID=202132
           

            19  yaşında  bir  genç..

            Neden  kendini  yakar?

            Temiz  yüzlü  bu  erkek  çocuğu  neden  kendini  öldürmek  ister?

            Kapitalleşen  bu  şehirde,

            Vicdanlar  üzerinden  nasıl  bir  sorgu  sarmalına  girmez  bu  süreç?

            ……………….

            Daha  üç gün önce,

            Samsun’da bir inşaatta asansör montajında çalışan 16 yaşındaki çocuk, 8. kattan asansör boşluğuna düşerek ağır yaralandı.

            16  yaşında,

            Eğitim  yaşında  bir  çocuk..

            ………….

            Reklamlar  devam  edecek..

            Rant  devam  edecek.

            Bu  kenttin  hafızında  tüm  kirler  akacak  reklam  panolarında..

            Demokrasi  kazanacak..

            Rant  kazanacak..