ZAMAN BİRAZ
ZAMAN
DR.CEM ŞAHAN
Zaman zaman bir
boşluğa düşüyor insan..
Boşluk
yeni bir
aydınlığa açılıyor.
Temiz bir
alan yaratıyor yaşam.
Hüzün Kemalettin
Tuğcu öykülerinde kalan
bir nostalji oluyor.
Sosyolojik olarak
mümkün müdür acının silinmesi..
Ya da
bir iki akil
kazıyabilir mi vicdanları.
Gözyaşları kesilebilir mi düne
dair.
Yeniden başlamak
üzerine yazabilir mi bir destan..
Tüm sorular
boşluktan düşüyor aşağıya..
Bilme,
sadece bizde kalanlardan
süzülen bir yığıntı.
Ne kadar
kara,
Ne kadar
beyaz,
Bilmiyorum..
………………………..
Herkes kendi
biriktirdiklerini döküyor ortaya.
Akıl,
kalbin sınırlarını zorluyor.
…………………….
Şimdi niçin
vahşi kapitalizm BARIŞ
ister üzerinden bilimsel
makaleler yazma zamanı
değil?
Biliyorum..
Ama Barış
ve neoliberalizm, devlet-üretim
ilişkileri arasında iki
gerçeği görmezlikten de gelemem/gelemeyiz:
Birincisi,
Devlet, kapitalizmin oluşması sürecinde feodalizmden kurtulan emekçilerin
sermayenin disiplini altına girmesi için gereken baskıyı sağlar (Bkz:
Serserilik yasaları, zorunlu çalışma vb.,) ve bu baskıyı doğallaştırır. Diğer
bir deyişle devlet bizzat Kapitalist Üretim Tarzı’nın doğum sürecine ebelik
eder, ederken, kapitalist devlete
dönüşür.
İkincisi: Her
üretim tarzı zamanı ve mekanı kendi varoluş ve yeniden üretim özelliklerine
göre düzenler. Bu bağlamda devletin bir diğer işlevi de, karşımıza, “pre-kapitalist”
zamanı ve mekanı, kapitalist üretim tarzının oluşmasına, yeniden üretimine göre
dönüştürmek, yeniden düzenlemek olarak çıkar. Bu noktada Deleuze ve
Guattari’nin Anti-Oedipus yapıtından bir kavramı ödünç alırsak, devlet
karşımıza salt bir disiplin ve cezalandırma “aracı” olarak değil bir zaman ve
mekan düzenleme “makinesi” olarak da çıkar.
Ergin Yıldızoğlu’nun makalesinden
altını şu cümleleri
yazmadan da edemeyeceğim:
‘’Bu
bağlamda, hedef coğrafyanın ekonomi yönetme ve bunu dış dünyaya bağlama
biçimleri, emek kontrol rejimleri (haklar ve özgürlükler, işçi sınıfı
örgütlenmeleri) siyasi temsil sistemleri (siyasi parti yapıları, yasama,
yürütme, yargı ilişkileri, yerel yönetimler) değişiyor. Bu süreçte emperyalist etki, finans, teknoloji, devlet yönetme kültürü
üzerinden gerçekleştirdiği girdilerle devletin rejimini, hatta “biçimini”
değişmeye zorluyor, değişmesini sağlıyor. Bu sürecin ve oluşmaya başlayan
devlet çıktılarının meşrulaştırılması, topluma anlatılması, egemen sınıfların
“devletten sorumlu” sınıflarının, emperyalizmin kendilerine sunduğu ittifakları
kabul etmesi için gerekli kültürün üretilmesi de organik entelektüellerin çabalarıyla gerçekleşiyor.’’
………………………
Neruda’nın Barışı
ile bitirelim:
Gelen
alacakaranlık huzur dolu olsun / köprü huzur dolu olsun, barış olsun şarap
için, / beni arayan ve kanımda yükselen harfler / huzur dolu olsun, toprak ve
sevda hakkındaki / eski şarkı çevrelemiş beni, ekmek uyandığında / barış olsun
şehirde sabahları, bütün köklerin ırmağı / Mississippi huzur dolu olsun: /kardeşimin
gömleği huzur dolu olsun, /havadan bir mühür gibi olan kitap için barış.
………………
Bir şeyi çözmeye gelmedim
ben.
Şarkı söylemek için geldim
buraya
ve senin de benimle şarkı
söylemen için geldim.