SAMSUN’DAN SAĞLIKTA DEVRİM HASTANELERİ VE HALK
SAĞLIĞI, KENT , SENDİKACILIK ÜZERİNE……
DR.CEM ŞAHAN*
Kent
toplumbilimcisi Robert Park’ın deyişiyle kent:
‘’İnsanın
içinde yaşadığı dünyayı daha çok gönlüne göre yeniden yapmada en başarılı girişimidir.
Ama eğer kent insanın yarattığı dünyaysa bundan böyle orada yaşamaya mahkûm
olduğu dünyadır da. Böylece dolaylı yoldan ve görevinin doğasına dair hiçbir
açık algısı olmadan kenti yaparak insan kendini yeniden yapmıştır.
Ne tür bir kent istediğimiz sorusu
ne tür toplumsal bağlar, doğa ile ilişki, yaşam biçimleri, teknolojiler ve
güzel duyu değerleri arzuladığımız sorusundan ayrılamaz. Kent hakkı kent
kaynaklarına ulaşma bireysel özgürlüğünden çok öte bir şeydir: Kenti
değiştirerek kendimizi değiştirme hakkıdır. Ayrıca bireyselden çok ortak bir
haktır çünkü bu dönüşüm kaçınılmaz olarak kentleşme süreçlerini yeniden
şekillendirmek üzere ortaklaşa bir gücün kullanımına dayanır. Kentlerimizi ve
kendimizi yapma ve yeniden yapma özgürlüğünün en değerli ama aynı zamanda en
çok ilgisiz kalınmış insan haklarımızdan biri olduğunu ileri sürmek isterim.
Başlangıçlarından beri kentler bir
artı-ürünün coğrafî ve toplumsal yoğunlaşmaları sayesinde yükselmiştir. Bu
nedenle kentleşme her zaman için sınıfsal bir görüngü olagelmiştir çünkü
artıklar bir yer ve kişiden sağlanırken onların harcanmalarının denetimi tipik
olarak birkaç elde toplanır. Bu genel durum elbette kapitalizmde de sürer;
ancak kentleşme bir artı-ürünün harekete geçirilmesine dayalı olduğundan kapitalizmin
gelişimi ile kentleşme arasında yakın bir bağlantı ortaya çıkar. Sermayedarlar
artı-değer üretebilmek için artı-ürün üretmek zorundadır; bu üretilen değer de
sonrasında daha çok artı-değer meydana getirmek için yeniden yatırıma
dönüştürülmelidir. Sürekli yeniden yatırımın sonucu kapitalizmde kentleşmenin
büyüme çizgisiyle paralel olarak artı-üretimin bileşik oranda genişlemesidir
-sermaye birikimi tarihine eklemlenen lojistik eğriler (para, çıktı ve nüfus)
bunun sonucudur.’’(1)
Kentleşme rantsalı, kentin insanlarının
sağlık hakkı, kent hakkı hepsi
piyasanın vahşi saldırısı
altındadır.
Geçen yıl
TTB ‘’Mesleki Kanserler’’
adlı bir çeviri
kitap yayınlamıştı. Kitabın
5. Bölümü Sendikalar İçin de Kanser Bir İktidar Sorunudur başlığını
taşıyordu(2).
‘’Sendikal hareketin
elinde kanser riski oluşturan çalışma koşulları üzerinde etkili olmak gibi
büyük bir işi vardır. Bu işin önündeki engeller aşağıda sıralanmıştır.
Kanser oluşumunda çalışma
koşullarının oynadığı rolü kamunun dikkate almaması. Endüstrinin örgütlediği,
kasıtlı yönlendirmelerden, medikal araştırmaların boş bıraktığı alanlara dek
değişen geniş bir çerçevede etkenler bir dizi bilgi ve sosyal görüş eksikliğine
bağlanmaktadır.
*Sendikal hareket çalışma
koşullarını iyileştirecek acil eylemlere kilitlenmiştir. Genellikle, işte olan
maruziyetle kanser gelişimi arasında uzun bir zaman geçer. Çoğu durumda,
kurbanlar artık aynı şirkette çalışmamaktadır. Bunlar da çalışma koşulları ve
kanser arasında bağlantıyı kurmayı zorlaştırır.
*Kanserle mücadele, bir üretim
sistemini oluşturan tüm teknik seçimlerin eleştirel olarak incelemesini
gerektirir. Bu hiç de kolay değildir. Öyle ya da böyle, işçiler yaptıkları işle
bir tutulmaktadır. Bu da geri durup, diğer seçenekleri görmeyi işverenlerin
işten atma tehditiyle karşılık verdikleri şantajla da durum tamamlanır.
Sendikal hareket, ekonomik büyüme ile sahip olmadığı erdemlerin kafalara
soktuğu yüksek üretim inancını içinde barındıran egemen ideolojiye sıklıkla
duyarlıdır.’’
Aynı makalede:
‘’Kanserlere
karşı sendikal mücadele, çevre koruma grupları, halk sağlığı kurumları ve
kanseri önlemek için çalışan diğer aktörler ile stratejik bir ittifak
oluşturabilir. Kansere ilişkin halk sağlığı politikaları,
çalışma koşulları ve üretim süreçlerini gözardı etmektedir. İşyerlerini, “özel
alanlar” olarak görmek ve tartışılmaz olarak işverenlerin korunması
eğilimindedirler. Ticari sırlar ve tehlikeli ürünlerin pazarlanması konusunda akıllarda
soru oluşturmaya isteksizlerdir. Tek istisnası tehlikeli maddeler ve zararlı
üretim süreçleri için getirdikleri yasaklamalardır.’’
Eylül ayında,
DİSK Dev Sağlık
İş Sendikası Samsun
Şubesinin Samsun Gazi
Devlet Hastanesinde yemek
dağıtımının 6 no’lu
plastik ile yapılması ve
halk sağlığı konusunda
bilimsel çalışması Samsun gündeminde
epeyce yer aldı.
Sendikal hareketlerin, adında sağlık
olan bir sendikacılık
akımlarının halk sağlığına karşı
tehdit oluşturanlara karşı
eylemsellikleri yeni değildir
elbette. Ama Samsun yerel
örneği açısından, yoksul hastanelerine
dönüştürülmüş Sağlıkta Devrim
Hastanelerinde kamu
yönetimsel yaklaşımı analiz
etme açısından bu
örneği sizlerle paylaşmak
istedim:
Önce 30
Ağustos Dev Sağlık
İş aşağıdaki basın açıklaması
yaptı:
HASTA
YEMEKLERİ KANSEROJEN 6
NO’LU PLASTİK İLE
VERİLİYOR?
Neden?
Ağustos 2011’de
yaptığımız basın açıklamasında; Gazi Devlet
Hastanesinde, yemek hizmeti veren
firmanın, yüksek elektrik fatura yükü nedeniyle, yemekhanedeki bulaşığı soğuk suyla
sağlıksız bir şekilde yıkadığını açıklamış, soğuk suda yıkanan kap kacaktan,
yatan hastalar ile hastanede çalışan 1500 personelin yemek yediğini
belirtmiştik.
Bundan
sonra Samsun Sağlık
Müdürlüğü ve/veya Samsun
Valiliği bir çalışma
yaptı mı?
Hayır.
Hastane
yönetimi ve yemekhaneden
sorumlu idari kadro
ne yaptı?
Hastane yemeklerini, hastalara sıcak
yemeklerin konulamayacağı 6
nolu plastik kaplarla
dağıtmaya başladı.
Bir çok
kez uyardık.
Bilim adamlarından
görüşler aldık..
Hem hasta
psikolojisi, hem de
hasta sağlığı açısından 6
no’lu plastik ile
sıcak yemek servisi
yapılamayacağını öğrendik. Ve anlatmaya
çalıştık.
Sağlıkta
Devrimin Hastanelerinde, sıcak
ile birleştiğinde kanserojen
madde alınımına neden
olan bu kaplar
ile hastalara yemek
verilemeyeceğini belirttik.
Bu ısrar nedendi?
Sıcak su
ile yıkanan bulaşığın
artan masrafları olabilir mi?
Yani piyasacı
bulaşık hizmetleri..
Nedir bu 6
no’lu Plastik?
Hazır
satılan tavuklarda, tavuğun altındaki köpük tabağı bilirsiniz. Ya da kolilerin
içindeki elektronik cihazları darbeden korumak için kenarlara koyulan birbirine
yapışık o küçük yuvarlak köpükleri. Çoğumuz o köpüğün bir tür plastik olduğunu
bile bilmeyiz. Bu malzeme, Benzen denen
bir maddeden imal edilir. Benzen, insan için kanserojen bir madde olarak
bilinir. Uzmanlar bu plastik
türünün sıcak ürünler
ile kullanılmayacağını sadece
soğuk ürünler ve
darbe koruyucu olarak
kullanılmasını öneriyor..
AKADEMİK BİLGİ
Plastik
üzerinde-genellikle altında- yapıldığı
maddeye göre, 1den 7 ye
kadar numaralama yapılmaktadır. Öncelikle, Plastik bir
malzemenin üzerinde bu işaretlerden birini göremezseniz bunlardan uzak
durulmalıdır. Çünkü hangi plastikten imal edildiğini bilmiyorsunuz
demektir.
1. PETE veya PET
PETE veya PET Polyethylene Terephthalate'in
kısaltmasıdır. Çok yumuşak, şeffaf ve gıdalarda TEK KULLANIM İÇİN güvenli
olduğu kabul edilir. Çoğu su, meşrubat ve diğer içecek şişeleri bu malzemeden
imal edilir. Dondurulmamalı, bulaşık makinesinde yıkanmamalı ve mikrodalga
fırında kullanılmamalıdır. İçinde bulunan gıda maddesine herhangi bir zararlı
madde sızdırmaz. Ancak tekrar kullanım için yeterince temizlenemez ve tekrar
kullanıldığında zararlı bakteriler ürer. Bu yüzden PET şişeleri tekrar tekrar
kullanma alışkanlığını bırakmamız yararımıza olur.
2. HDPE
HDPE
High-Density Polyethylene (Yüksek Yoğunluklu Polietilen)'in kısaltmasıdır.
Gıdalarla kullanımının güvenli olduğu kabul edilir. BPA içermez. Bulaşık
makinesinde yıkanabilir, mikrodalga fırında kullanılabilir.
3. V veya PVC
PVC Polyvinyl Chloride'in kısaltmasıdır.
Gıdalarla kullanılmamalıdır. İçindeki zararlı maddeleri gıdalara sızdırır.
4. LDPE
LDPE
Low-Density Polyethylene (Düşük Yoğunluklu Polietilen)'in kısaltmasıdır. Bu
malzeme de HDPE gibi gıdalarla birlikte kullanılabilir. Bulaşık makinesinde
yıkanabilir, mikrodalga fırında kullanılabilir.
5. PP veya PE
PE
Polietilen'in kısaltmasıdır. En güvenli plastik türü olarak kabul edilir. 2 ve
4 numara bu maddenin düşük ve yüksek yoğunluklu halidir. İçinde barındırdığı
gıdalara sızdırdığı bilinen herhangi bir zararlı madde yoktur. Bulaşık
makinesinde yıkanabilir, mikrodalga fırında kullanılabilir.
6. PS
PS
Polystyrene'in kısaltmasıdır. Hazır satılan tavuklarda, tavuğun altındaki köpük
tabağı bilirsiniz. Ya da kolilerin içindeki elektronik cihazları darbeden
korumak için kenarlara koyulan birbirine yapışık o küçük yuvarlak köpükleri.
Çoğumuz o köpüğün bir tür plastik olduğunu bile bilmeyiz. Bu malzeme, Benzen denen bir maddeden imal edilir. Benzen, insan için
kanserojen bir madde olarak bilinir. Bu madde
kesinlikle sıcak gıda
sunumu için uygun
değildir.
7. DİĞER
7
numara belirli bir tür malzemenin numarası değildir. İlk 6 tür haricindeki
malzemeler anlamına gelir. Genellikle BPA denen o zararlı maddeyi içerirler.
Ancak içermiyor da olabilir. Bu yüzden, yukarıda da söylediğim gibi, eğer bir
malzemenin üzerinde 7 işareti varsa, cam gibi parlak ve sertse, büyük ihtimalle
BPA içeriyordur ve güvenli değildir.
Bu bulgular iddia
değildir.
Üzerinde tartışma
olmayan bu bilimsel
gerçeklerdir.
Sıcak su
parası ve bulaşık malzemesi parası nedeniyle,
2 yıldır hastalara
bulaşık gerektirmeyen bu
kanserojen maddeler ile
sıcak yemek sunan
Sağlıkta Devrim
Hastanelerinin, yöneticileri bu
konuda ne düşünmektedir?
Uygulamanın başlatıcısı bu hastanenin
Eski Başhekimi ne
düşünmektedir?
Bu hastanenin
yeni yöneticisi ve
başhekimi ne düşünmektedir?
Yemekhaneden sorumlu
idare kadro ne düşünmektedir?
Bu açıklamalardan sonra
bu ilin HALK SAĞLIĞI
KURUMU BAŞKANI ve/veya
SAĞLIK MÜDÜRÜ
‘’Evet
Hastane yöneticileri, personele
1500 porselene tabak
ile yemek servisi
yapmaktadır. Ama 2
yıldır hastalara sıcak
yemek sunumu yapılamayacak, kanserojen 6 no’lu
plastik ile yemek
vermişlerdir’’
Diyebilecekler
mi?
Bu konuda
Samsun Valisi Halkın
sağlığını , hem de hasta
halkın sağlığı bile bile
tehlikeye atan yöneticiler
hakkında yasal bir
soruşturma başlatabilecek midir?
Kısacası samimiyetin
ve vicdanın neresindeyiz?
Açıklama böyleydi. Samsun yerel
basını iktidar kokulu
gazetecilik ve medya
anlayışı 2-3 yürek
dışında bu haberi
görmedi. Samsun Arena gazetesinde
açıklama yer aldıktan
sonra ertesi gün
yer alan haber
şöyleydi:
‘’Görüş
almak istediğimiz Samsun İli Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Hasan Rıza
Aydın, “Şimdi bir hastam var hastamla ilgileniyorum. Siz konu ile ilgili Tıbbi
Hizmetleri Başkanı A. Ahmet İsmailoğlu ile görüşün” dedi. Tekrar soru sorulması
üzerine ise “Şu an araba kullanıyorum hastaneye gidiyorum siz onunla
görüşürseniz iyi olur” diyerek görüşmeyi bitirdi. Tıbbi Hizmetler Başkanı
İsmailoğlu ise Bafra’da cenazede olduğunu ve iddianın ciddi bir iddia olduğunu
belirterek Gazi Devlet Hastanesi yöneticileriyle görüşerek telefonla gazetemize
bilgi aktarılacağını belirtti. İsmaioğlu’nun görüştüğü Gazi Devlet Hastanesi
Yöneticisi Hikmet Tereci ise iddianın yersiz olduğunu kaydetti. Tereci, yemek
alım ihalesini biz hastane olarak kendi başımıza yapmıyoruz. Bunu Kamu
Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği yapıyor. Ayrıca Samsun’da sadece Gazi Devlet Hastanesi değil Eğitim Araştırma
Hastanesi, Üniversite Hastanesi ve diğer hastanelerde köpük tabldot uygulaması
var. Bu uygulamanın sadece Gazi Devlet Hastanesinde çıkması çok manidardır”
dedi.
BAKANLIK
VE TSE’DEN ONAYLIDIR
Tereci,
yemek ihalesinin genel sekreterlik bazında yapıldığından dolayı kendilerinin
konuya çok fazla vakıf olmadıklarını ve yemek alımı yapılan şirketle
görüştükten sonra tekrar bilgi aktarımında bulunacaklarını belirtti. Şirketle
ve Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği ile görüştüğünü kaydeden Tereci,
“Şirketin Bakanlık ve Türk Standartları Enstitüsünden onaylı belgeleri mevcut. Yemek dağıtımı yapılan köpük tabldotta
kanserojen madde içermesi mümkün değildir. Zaten Bakanlığımızda yemek
dağıtımında kullanılacak tüm envanterlerin gerekli kontrollerini yaptıktan
sonra izin veriliyor. Aksi taktirde bu işi almanız mümkün değildir. Bizlere
yemek dağıtımı yapan İzmirli firma sadece hastanelere değil çoğu devlet
kurumuna da yemek dağıtımı yapıyor” diye konuştu.
Bu haber İHA
aracılığıyla tüm yerel
ve ulusal basına
servis edildi. Aynı gün
sendika, Sağlık Bakanına yazdığı
mektubu yerel basınla
paylaştı. 17.Eylül’de Dün
Gazi Devlet Hastanesi yönetimi
İHA aracılığıyla, aşağıdaki
açıklamayı yapıp kamuoyunu
yanıltmaya devam etti.
Belge olarak ta basına
bu köpüklerle ilgili
olarak, İzmir Halk Sağlığı
Halk Sağlığı Laboratuvarundan söz
konusu firmanın, 25.04.2012 tarihinde
yaptırdığı analizi içeren
üç sayfalık bir
rapor sundu. Haber
ajansının bu raporunu,
haber siteleri ve
yerel medya ‘’Asılsız çıktı’’
şeklinde verdiler.
Bir gün
sonra sendikadan ‘’SAMSUN
GAZİ DEVLET HASTANESİ
YÖNETİCİSİNİ BİLİMSEL VE
ETİK OLMAYA , KAMUOYUNU YANILTMAMAYA
DAVET EDİYORUZ.’’ Başlıklı bir açıklama
geldi:
‘’Ağustos 2011’de
Gazi Devlet Hastanesinde, yemek hizmeti veren firmanın, yüksek elektrik
fatura yükü nedeniyle, yemekhanedeki bulaşığı soğuk suyla sağlıksız bir şekilde
yıkadığını açıklamış, soğuk suda yıkanan kap kacaktan, yatan hastalar ile
hastanede çalışan 1500 personelin yemek yediğini belirtmiştik.Bundan
sonra ne oldu?Hastane
yemeklerini, hastalara sıcak yemeklerin
konulamayacağı 6 nolu
plastik kaplarla dağıtmaya
başladı.Bir çok kez
uyardık.Bilim adamlarından görüşler
aldık.. Hem hasta psikolojisi,
hem de hasta
sağlığı açısından 6 no’lu
plastik ile sıcak
yemek servisi yapılamayacağını öğrendik. Ve
anlatmaya çalıştık. Basın Açıklamaları
yaptık.
Dün Gazi
Devlet Hastanesi yönetimi İHA aracılığıyla, aşağıdaki
açıklamayı yapıp kamuoyunu
yanıltmaya devam etti.
Belge olarakta basına
bu köpüklerle ilgili
olarak, İzmir Halk Sağlığı
Halk Sağlığı Laboratuvarundan söz
konusu firmanın, 25.04.2012 tarihinde
yaptırdığı analizi içeren
üç sayfalık bir
rapor sundu. Haber
ajansının bu raporunu,
haber siteleri ve
yerel medya ‘’Asılsız çıktı’’
şeklinde verdiler.
Sayın yönetici ne
demişti bu açıklamasında:
‘’Samsun
Gazi Devlet Hastanesi hakkında kamuoyunda ‘hasta ve çalışanlarına kanserojen
madde içeren köpük tabaklarda yemek verildiği ve bunların kanser vakalarına
davetiye çıkardığı’ iddia edilmektedir. Gazi Devlet Hastanesi yemek işlerinde
hizmet alım yolu ile karşılamaktadır. İlgili hizmet alım sözleşmesinde
yemeklerin tek kullanımlık kaplarda sunulması belirtilmiş, ilgili ürünlerin tüm
belgelerinin eksiksiz olarak sunulması istenmiştir. (TSE, Tarım Bakanlığı
Uygunluk vb) Tek kullanımlık kaplarda
yemek sunumu hastalar arası enfeksiyona yol açmamak ve herhangi bir hastalık
bulaşmasını engellemek amacı ile yapılmıştır. Gazi devlet Hastanesi’nde
kullanılan tek kullanımlık yemek kapları ile ilgili belgeler ekte sunulmuştur.
Belgelerde incelendiğinde anlaşılacağı üzere söylenilen iddiaların tamamı
asılsızdır.’’
Şimdi
biz soruyoruz.
1-Kamuoyuna dağıtılan
bu raporda, bu
köpüklerde üretici firmanın
istenilen analizleri yapılmıştır. Bu analizler
firmanın isteğiyle, sıcak
yemek veya sıcak
su ile dağılım ve
çözülme analizleri yapılmadan
Ücret Karşılığı yaptırılan
analizlerdir. 6 no’lu plastik
ham maddesi olan,
Amerikan Kanser Birliğinin
1.Sınıf kanserojen
ilan ettiği PS
maddesi analizi, sıcak ile
mevcut yemeğe ve/veya sıvıya dağılım
analizi yapılmadan yapılan
temel analizlerdir.
2-Bu analizde
dahi, durağan durumda
yani içine sıcak bir
karışım konulmadan dahi,
sundukları raporda, bu
köpüklerde, Çinko, krom, kurşun,
baryum varlığı kanıtlanmıştır. Verilen
değerler sıcak ile
karışım olmadan, verilen değerlerdir.
Ayrıca bu değerlerde
bile, bebeklere dahi bu
kaplardan yemek verildiğinde birikim olacağı
kaygı vericidir.
3-Bu raporun
dağıtımı, raporun altında
belirtildiği gibi, izin alınmadan
yasaktır. Bu izin alınmış mıdır? Hayır..Tüm basına
dağıtılan, bir ticari firmanın, parası ile
yaptırdığı raporda:
‘’Bu Raporun
hiç bir bölümü
tek başına ve
ayrı ayrı kullanılmaz
ve İzmir Halk
Sağlığı Lab. İzni
olmadan kullanılamaz’’ denilmektedir.
4-Sayın yöneticinin
yaptığı açıklamada , ‘’Tek kullanımlık kaplarda yemek sunumu
hastalar arası enfeksiyona yol açmamak ve herhangi bir hastalık bulaşmasını
engellemek amacı ile yapılmıştır.’’ demektedir. O
zaman yemekleri paslanmaz
çelik ile dağıtan
diğer kamu hastanelerinde ve
özel hastanelerinde sorun
var demektir. Aslında
sayın yönetici, 2011 de
açıkladığımız gibi biz
bulaşıkları sıcak su
ile yıkatamıyoruz, onun için
yemek hizmeti sunan
şirkete destek amacıyla, bu
kaplarda sunuyoruz demektedir.
5-Sayın yöneticiye
bizim basına dağıtacağımız Türkiye Kamu
Hastaneleri Kurumunun Aralık
2012 tarihli Yemek
hizmetleri hakkında yazısını
hatırlatırız. Sayın
yönetici, bu yazının
2. Maddesinde:
‘’Hasta yemek
servislerinde ve personel
yemeklerinde paslanmaz çelik
çatal, bıçak, kaşık takımı kağıt
poşetler içinde kapalı
olarak sunulacaktır. Her
hastaya mutlaka peçete, ıslak
mendil, kürdan
sunulmalıdır’’ denmektedir.
Esasında bu resmi
yazı bile, yöneticinin
kamuoyunu yanıttığının
belgesidir.
Evet çelik
materyel sadece çalışanlar
için kullanılmaktadır.
Bakın sayın
Yönetici aynı yönetmelikte
tek kullanımlık yemek
dağıtımının hangi şartlarda yapılacağı da
yazılıdır. (Tabii ki kanserojen
tek kullanımlık materyel
değil):
‘’Bulaşıcı hastalığı
olup, izole olanlar için’’
Yani 300
hasta ve hasta olmayan
hasta yakınları için
değil.
Sizi biraz
kamusal ciddiyete ve
halk sağlığını tehdit
etmemeye davet ediyoruz. Tüm gelişmiş Dünyada
hasta ve hasta
yakınlarının yemek dağıtımı,
çelik kaplarda yapılır.
Bulaşık hizmetleri ve
hijyen kontrolü yüksek kalitede
yapılır.
6-Bu yönetmeliğin
3-4-5-6 sayılı maddeleri
hastanenizde uygulanıyor mu? Onu
da ayrıntılı raporumuzda
açıklayacağız.
7-Sizde , bizde
biliyoruz ki hastane kanserojen
6 no’lu köpük
sıcak yemek kapları
sadece ücretli analizi
kısıtlı olarak, üretici firma
tarafından yapılan şirketten sağlanmıyor. Bu
köpüklerin mutfakta ve
hastane katlarında sıcağa
karşı, steril olmayan şartlarda,
yine steril olmayan
büyük boy torbalarda
günlerce beklediği sizde biliyorsunuz. Katlarda, bu
torbaların çöp torbaları
ile aynı mekana
koyulduğunu basınla paylaşmanın da etik
olmadığını düşünüyoruz. Ama
bu torbaların, hastane
yemekhanesine hangi şartlarda
getirildiğini, katlara çöp taşınan, hasta taşınan, dışı
boyalı , içi pislik dolu
asansörlerde , torbası
yırtık halde, yerlere konularak
nasıl aktarıldığını kamera
kayıtlarınızda
görebilirsiniz diye düşünüyoruz.
8-Hasta ve hasta yakınlarının
sıcak yemek konmadan
bile kokan, bükülen bu köpük kaplarda yemek
yemelerin psikolojileri üzerinde
yaptığı etkileri biz yemek dağıtan
taşeron işçiler çok
iyi biliyoruz. Ya da
yemekleri, kendi temiz porselen
tabaklarına aktaran hastaları…
9-Ayrıca POLİSTYRENE
VE CANCER (6 nolu
plastiğin ana maddesi) (ek
2) adlı
bilimsel değerlendirme yazısını da Türkçesini kamuoyu
ile paylaşmadan, Sağlık Bakanlığına da bugün gönderiyoruz.
Sayın
Yönetici,
Sağlık
hakkını savunan sendikamız, sonuç olarak vergisini
veren, katkı payı veren, reçete
parası veren, genel
sağlık sigortası yatıran,
sağlık hizmeti almak
için bir hekimin 120.
hastası olmayı kabul
eden bu yoksul
halkın, Sağlıkta Devrim Hastanelerinize derman aramaya
geldiğinde bir tas
çorbayı da bir temiz
porselen kapta –yüksek kaliteli
, hiyjeni tam sağlanmış çelik
kapta- sıcacık içmeyi hak ettiğini
düşünüyoruz.’’
……………
Tarihe not
düşmek açısından sizlere
ulaştırmak istedim.
Kentlere Veba
sütunları gibi, Kanser sütunleri
dikeceğimiz günler yakındır.
*Samsun
Tabip Odası Eski
Başkanı
(1). Robert Park, On Social Control
and Collective Behavior, Şikago 1967, s. 3
(2)TTB Mesleki
Kanserler. Ekim 2012