EMEKÇİLER
VE YEREL YÖNETİMLER -1-
DR.CEM ŞAHAN
Seçim sürecinde,
paran kadar, rantın kadar
varsın şiarı yerel
ve ana akım medyada
temel işleyiş mekanizması..
Bu
doğal olarak bir
eşitsizlik doğuruyor.
Bu ülkenin temel
değerlerinin yaratıcısı emek
üzerine yazımlar görmek
zor bu süreçte..
Evet
işçiler ne istiyor.
Çalışanlar ne
istiyor?
Bu
ülkenin yoksullarının yerel yönetimlerinden talepleri nedir?
DİSK
dün 30
Mart Çağrısı başlığıyla 30
Mart seçimlerine emekçilerin bakış açısını
yansıtan bir açıklama yaptı:
Kamucu,
toplumcu, demokratik, katılımcı, halkçı, emekten yana bir yerel yönetim
istiyoruz!
Türkiye,
30 Mart 2014 Pazar günü halkın kaderini etkileyecek sonuçlar doğurabilecek bir
yerel seçime gidiyor. İktidar partisi bu yerel seçimleri, hırsızlığın,
yolsuzluğun, gençlerimizin katledilmesinin, tüm muhaliflerin hapsedilmesinin,
baskının, sansürün, zulmün aklanması için bir fırsat olarak görüyor.
Gerek 2009 yerel seçimleri ve 2010
yılında yapılan Anayasa Referandumu’ndan gerekse de 2011 yılındaki genel
seçimlerden istediğini alan AKP iktidarı, toplumsal yaşamı muhafazakârlaştıran,
muhalefet üzerinde baskı ve şiddet politikalarını artıran ve tek sesli bir
yönetim anlayışını dayattı. Sermayenin çıkarları doğrultusunda, özelleştirme,
sosyal devletin gerilemesi, kamu hizmetlerinin piyasalaşması, taşeronlaştırma,
kuralsızlaştırma ve esnekleştirme gibi emek düşmanı düzenlemeler
yaygınlaştırılırken, her türlü korumadan yoksun işçi sınıfı, sermayenin ve
iktidarın açık sınıfsal saldırılarına maruz bırakıldı. Tüm doğal kaynaklarımız
ve ortak alanlarımız sermayenin emrine sunuldu. Enerji şirketleri için
sularımız ve ormanlarımız, inşaat şirketleri için güneşimiz ve parklarımız
elimizden alındı.
Her türlü eşitsizlik biçimini
yeniden üreten ve ancak baskı ve zor yoluyla uygulanabilecek olan neoliberal
programın doğal bir sonucu olarak siyaset demokratik zeminlerden
uzaklaştırıldı, medya baskı altına alındı, hapishaneler ve adliyeler büyürken
adalete güven küçüldü, sokaklar gaza ve kana boğuldu.
DİSK, eşitlikle özgürlüğün
insanlığın iki temel değeri olduğu ve birbirini tamamlayıp güçlendireceğinden
hareket eder. Toplumun maddi kaynaklarının paylaşımında, istihdam olanaklarına
erişimde, parasız ve nitelikli eğitim, sağlık, sosyal güvenlik haklarının
kullanımında tam bir eşitlikten yanadır. Bölüşüm sorunlarının ve sosyal hak
taleplerinin ötesine geçen; özyönetimci, demokratik katılımcı bir planlamayı
amaçlayan; halkın karar alma süreçlerine aktif olarak katıldığı, doğrudan
demokrasinin uygulandığı, üretenlerin söz, yetki ve karar sahibi olduğu bir
toplum tasarımını savunur.
Bu anlamda her türlü sömürü, ezilme,
ayrımcılık, dışlanmaya tepki olarak yükselen kimlik taleplerinin
karşılanmasının eşitlikçi bir toplumun da önünü açacağına inanır. Demokratik,
çoğulcu, katılımcı bir iktidar olmadan dünyayı insandan yana değiştirmenin bir
hayal olduğu bilincine sahiptir.
DİSK bu dayanışmayı tüm işçi
sınıfını, işsizleri, topraksızları, evsizleri, emeklileri de kapsayan bir
toplumsal dayanışma şeklinde yorumlar. Toplumsal dayanışmanın bir hayırseverlik
faaliyeti şeklinde değil, kamu kaynakları seferber edilerek hiç kimsenin aç,
açık, temel insani gereksinmelerden muhtaç kalmayacak biçimde, insan onuruna
uygun tarzda yaşamasının anlaşılmasını amaçlar.
DİSK bu anlamda her türlü sömürü,
ezilme, ayrımcılık ve dışlanmaya tepki olarak yükselen mücadeleler açısından
da yerel yönetim seçimlerinin büyük önem
taşıdığına inanmaktadır.
Bu yerel seçimler AKP’nin toplumu
baskı altına alma yönündeki girişimlerine ve emek ve demokrasi karşıtı
politikalarına karşı sesini yükselten toplumsal muhalefet için iktidardan hesap
sorulmasının bir vesilesidir.
Sermayenin yağma ve talan
politikalarına, bu yolsuzluk düzenine karşı en sağlam sigortamız Türkiye
halklarının sokaklardan yükselen itirazlarıdır.
Haziran ayından sonra Türkiye eski
Türkiye değildir ve halkımız en temel hakları, talepleri için mücadele
etmektedir. Halkın aşağıdan yukarıya toplumsal, siyasi mücadelesinin,
sermayenin yerel yönetimlerdeki yağmasının önündeki en önemli engel olduğunu
görülmüştür. Bunun da ötesinde, Gezi Parkı başta olmak üzere ülkenin dört bir
yanındaki parklarda ve mahallelerde kurulan forumlarla gerçek bir demokrasinin
nüveleri de ortaya konmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder