3 Mart 2014 Pazartesi


EMEKLİLERİN SAĞLIK  HAKKI -1-

            DR.CEM  ŞAHAN

            Şubat  başında  İtalya’daydım.  Galio  Müzesini  inceledim.  Bu  konuda  ayrı  bir  yazı  yazacağım.  Değinmek  istediğim  nokta,  her  yurt dışı  ziyarette  gördüğüm,  yaşlı  nüfusun  seyahat  tutkusu.  Çalışma  yaşamlarını  doldurmuş  binlerce  insan, başka  ülkeleri  keşfetmek  için  gezileri   katılıyor.  2.  Baharlarını  yaşıyor..

            Onları  görünce  ülkem  gelir  aklıma.

            Yüz binlerce  emekli.

            Bu  ülkenin  kaynaklarının  dağıtımında  olan  adaletsizliği,  düşünürüm.

            Çalışma  hayatında  her  türlü  haksızlığı ve  emek  sömürüsünü  yaşattığımız  insanlarımıza,  emekli  olunca da  çektirdiğimiz  çileden  utanırım  sessizce..

            Babam  gelir  aklıma..

              ülkede  30  yıl  memurluk  yapan  şair  babam..

            ………………

            Sağlıkta Dönüşüm programı ve beraberinde getirilen pek çok uygulamanın sağlık hizmetine en fazla ihtiyaç duyan kesimlerden olan emeklilerimiz üzerindeki olumsuz etkilerini günlük mesleki pratiklerimizde yaşayarak görüyoruz.

            Onlar  19.Şubat  günü  Sağlıkta  Dönüşümü  protesto  ettiler  tüm  yurtta:

            Bakın  ne  dediler:

            AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılından bu yana sağlıkta pek çok yenilik ve değişiklik gerçekleşti. Kuşkusuz bu değişikliklerin başında, sağlık sisteminin finansmanın da yaşanan değişiklik gelmektedir. Bu değişiklikle, tedavi ve muayene masraflarının tamamını sosyal güvenlik sisteminin karşıladığı model terk edildi ve yerine cepten ödemeye veya maaştan kesilmeye dayalı karma bir model getirildi.

            Asgari ücretin net 846 lira, dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 1.121 lira, yoksulluk sınırının ise 3.554 lira olduğu günümüzde, insanların sağlık hizmetine daha çok para ayırmak zorunda kalmaları ailelerin ay sonu hesaplarını alt üst etmektedir. Açıkçası dört kişilik bir ailenin gıda, giyim, konut, ısınma gibi aylık harcamalarının ardından yüzde 2’yle dördüncü sırada yer alan sağlık harcamaları, vatandaşın belini bükmektedir.

            Sağlıkta soygun, daha hastaneye gitmeden, randevu alırken başlıyor. Çünkü randevu almak için aranan Alo 182 Merkezi Randevu Sisteminden randevu alan herkes bu hizmet karşılığında 4,5 lira katılım payı ödemektedir.

            Randevu alırken, vatandaşın cebinden çıkmaya başlayan para, hastane kapısından içeriye girdikten sonra, ilaç katılım payı, muayene katılım payı, reçete ücreti, tahlil ve tetkik farkı ücreti, erken muayene farkı gibi değişik isimlerle alınmaya devam ediyor.

             Özel hastanelerde, devlet hastanelerinde, üniversite hastanelerinde, aile hekimliklerinde yapılan tedavinin faturası eczanelerde tahsil ediliyor, emeklilerin ise aylıklarından kesiliyor.

            Uluslararası sermayenin dayattığı, sağlıkta dönüşüm programının uygulanmasının başladığı ilk dönemlerde, devlet hastanelerinde ve üniversite hastanelerinde ücret alınmıyordu. Bu uygulama, sağlıkta dönüşüme karşı yükselebilecek tepkileri engellemeye yönelik bir aldatmacaydı. Zira dönüşüm için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılıp, program tam olarak yürürlüğe konduktan sonra, önce 3 lira muayene ücreti alınmasına başlandı. Bu ücret şu anda kamu hastanelerinde 8 lira, özel sağlık kuruluşları ile hastanelerinde ise 15 lira.

            Eskiden halka en yakın sağlık kurumu olan ve yurttaşlara ücretsiz hizmet veren, Sağlık Ocaklarının kaldırılması ile yerine Aile Hekimliği sistemi getirildi. Aile Hekiminin yazdığı, reçete için 3 kalem ilaca kadar 3 lira, 3 ilaçtan sonra ise yazılan her bir kalem ilaç için 1 lira katılım payı alınmaktadır.

            Kuşkusuz bu dönüşümde vatandaşın cebini ve sağlığını ilgilendiren en kritik değişiklik hastadan katılım payı ve otelcilik hizmeti dışında ücret alınmasının önünü açan İlave Ücret Alınabilen İstisnai Sağlık Hizmetleri’nde gerçekleşti. İstisnai sağlık hizmeti kapsamında tanımlı işlemlerin sayısı arttırıldı. Daha önce 12 kalem olan istisnai sağlık hizmeti sayısı 29 kaleme çıkarıldı. Bu uygulama ile Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşmeli veya protokol imzalamış sağlık kuruluşlarına, kamu-özel farkı gözetmeksizin, her bir işlem için kurumun belirlediği bedelin 3 katına kadar ücret alınmasının yolu açıldı.

            Böylece sağlık kurumları, hastalardan 100 lira ile 7.500 lira arasında değişen rakamlarla ilave ücret alabilmektedirler. Örneğin SGK tarafından; 400 lira bedel belirlenmiş, kapsül endoskopi için, 1.200 lira, 1.201 lira bedel belirlenmiş Lazerle prostat tedavisi için ise 3.605 lira bedel alınabilmektedir. Elbette bu örnekleri çoğaltmak ve daha birçok tedavi için alınmakta olan ilave ücretlere örnek vermek mümkündür. Ancak bu iki örnek bile vatandaşın nasıl soyulduğunu açıklamaya yeterde artar.

            Devam  edeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder