Bu
ülkenin/kentin sağlık alanında
en önemli ihtiyacı koruyucu
sağlık hizmetleridir. Koruyucu
sağlık hizmetini yok sayarsanız, tedavi edici
hastaneleri doldurursunuz. Tedavi öncelikli sağlık
hizmeti, kapitalist sağlık hizmetidir. Önce hasta
et, Sonra parasıyla tedavi et.
Hafta sonu
Sağlık Bakanımız:
“Hastanelerin acil servislerine yapılan
başvuruların toplam başvurular içindeki payı yüzde 27’ye ulaştı. Bu oran OECD
ve Avrupa ülkelerinde yüzde 5-8 oranındadır. Bu nedenle acillerdeki
başvuruların bir kısmı ASM’lere yönlendirilecek. Böylece hastanelerin acil
servislerinde görev yapan aile hekimleri, ASM’lere geri çekilecek ve burada
20.00’ye kadar çalışacak. Merkezler cumartesi de açık olacak.” demiştir.
Türkiye’de
koruyucu sağlık hizmetlerinin vardığı nokta oldukça ürkütücü hale gelmiştir.
14
Kasım Diyabet Günü dolayısıyla yapılan açıklamalarda diyabetin ülkemizde son on
yılda iki kat arttığı, yüzde 14.5 oranını yakaladığı ve giderek artacağı
belirtilmiştir.
Bu
durum başta obezite, hipertansiyon, KOAH, depresyon, kanser gibi öldürücü
olabilen, birincil koruma yöntemleriyle azaltılabilen hastalık gruplarıdır.
Ancak birincil koruma yöntemleri yeterince yaşam bulmadığında, hızla artan
kronik hastalık gruplarıdır.
Aile Sağlığı Merkezleri
(ASM), halkın hastalıklardan korunmasında, sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam
değişikliklerinin davranış kalıbına dönüşmesinde görev alan en önemli
birimlerdir.
Maalesef
ASM’ler ağırlıklı olarak ilaç tekrarlarının yapıldığı, bina, elektrik, su,
ısınma gibi mali işlerin giderilmesi için zaman harcandığı, performans kaygısı
nedeniyle mesleki birikimin hastaya yeterince sunulamadığı, hekimin hastasından
saygınlık yerine şiddet gördüğü birimlere dönüşmüştür.
Çocuk felci aşılaması,
İstanbul’un 6 ilçesinde 0-59 aylık çocukların ancak bir kısmına yapılabilmiş,
kökünü kazıdığımız kızamık vakaları tekrar görülmeye başlamıştır.
Sağlık
Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, salgın haline gelen öldürücü kronik hastalıklarla
mücadele etmek için, bir yandan 2014 yılını “Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam Yılı” olarak ilan ederken;
bir yandan da bu hizmetleri yürütecek birinci basamak sağlık çalışanlarına
acillerin yükünü devredeceğini bildirmiştir.
Şimdi soruyoruz;
*Hasta
başına ayrılan muayene sürelerini 5 dakika ile sınırlarsanız halk soluğu
acillerde almaz mı?
*Ortalama
hekime başvuru sayısı kişi başı yılda 2-3 iken, 10’lara çıkmasından sorumlu
değil misiniz?
*Giderek yoksullaşan halkın,
sağlık hizmeti için farklı adlarla alınan katkı payları nedeniyle, ek
ödemelerden kurtulmak için acillere gittiğini bilmiyor musunuz?
*Sağlık
çalışanlarını en çok şiddete maruz kaldığı acillerde şiddet sürerken, buna
karşın yöneticiler doğru dürüst önlem almazken, tamamen korumasız olan TSM ve
ASM’leri geç saatlere dek açık tutarken nasıl koruyacağınızı düşünüyorsunuz?
*Koruyucu
sağlık hizmetleri ve sonuçları her geçen gün gerilerken, bu hizmetlerin verildiği
ASM’leri acil hizmetlerin bir parçası yaparak, bir açığı başka yerde açık
oluşturarak gidermeniz doğru mu?
*Sağlık
hizmetlerini toplumun gereksinmelerine göre değil, piyasanın ihtiyaçlarına göre
belirleyip sağlık alanını kar- zarar mantığıyla yönetmekle sağlık şirketlerini
büyütüp, toplumun sağlığıyla oynadığınızın farkında mısınız?
Aile
Hekimlerinin belirsiz statülerinden, verilen keyfi ceza puanlarına, iş
fesihlerine, güvencesiz çalışmalarına, ücretli izin haklarının olmayışına,
mesleki bağımsızlığının yitirtilmesine kadar bir çok sorun devam ederken, bu
sorunların çözümü için hiçbir adım atılmazken, sizleri ek olarak cumartesi
dahil gece geç saatlere dek çalıştıracağım demeniz vicdanınızı yaralamıyor mu?
Aile
Hekimleri ve ASM çalışanları, birinci basamak sağlık hizmet alanında
aşılamadan, gebe izlemine, köy ve ev gezmesinden halk sağlığı eğitimine,
danışmanlığına, takibine, sosyal sorunlarına yardımcı olmaya kadar, toplumun
sağlığını korumak, korunmasına yardımcı olmak için, ilk başvuru yeri olarak tedavisini,
izlemini üstlenmekten sorumludur.
Aile
Hekimleri ve ASM çalışanları, toplumun sağlık hakkı kadar kendi temel haklarını
da korumak, hak kayıplarına karşı örgütlü mücadelesini sürdürmekte kararlıdır.
Bizler
haftada 40 saati aşmayacak, hafta içi günlük 8 saatlik çalışma düzeni içinde
çalışmaya devam edeceğiz. Bunun dışında ek çalışma saatleri ya da hafta sonu
çalışma dayatmalarına karşı mücadelemizi her türlü eylem biçimiyle sürdürme
kararlılığı içerisinde olduğumuzu tüm kamuoyuna bir kez daha ilan ediyoruz.*
*İstanbul
Tabip Odası Aile Hekimleri Kolu Basın
Açıklaması
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder