-Ankara da yağmur
yağıyordu. Umudun işçileri yılların ağır yükünü taşıyorlardı geleceğe çocukları için-
Çalışma ortamlarımız
bizlere neler sunuyor. Çalışma düzeni, mekân, insan ilişkileri sağlık durumu nasıl
bir etkileşim üzerinden şekilleniyor.
Çalışma ortamlarından
vicdan yok oluyor.
Başaktörler 1800 yılların
patronlarına dönüşüyor.
Kamu/özel ayrımı kalkıyor.
Hayat ırmakları kurutulmuş
çöle dönüşüyor.
İşyerleri umutlarını bol
politikacılı açılışlara bağlıyor.
Çalışana baskı, esnek
üretim daha fazla çalışma daha az ücret düşüyor.
Piyasa düzeni hakları yok
ediyor. Haklar, bir nostalji oluyor sosyal devletin hatıra defterinde…
Çalışma hakkı.
Adil çalışma
koşulları hakkı.
Güvenli ve
sağlıklı çalışma hakkı
Adil ücret
hakkı
Örgütlenme hakkı
Toplu pazarlık
hakkı
Çocuklar ve
gençlerin korunması hakkı
Çalışan kadınların
analığının korunması hakkı
Mesleğe yöneltilme
hakkı
Mesleki eğitim
hakkı
Sağlığın korunması
hakkı
Sosyal Güvenlik
hakkı
Sosyal Refah
hizmetlerinden yararlanma hakkı
Özürlülerin toplumsal
yaşamda bağımsız olma
hakkı
Ailenin sosyal, yasal
ve ekonomik korunma
hakkı
Onurlu çalışma
hakkı
Yaşlıların sosyal
korunma hakkı
Çalışan göçmenlerin
ve ailelerin korunma
ve yardım hakkı
Bilgilendirilme ve
danışılma hakkı
İş güvencesi
hakkı
Devletler özgürlük, insan
onuru ve bireylerin refahının hükümet faaliyetleri için kesin ilkel olarak
benimsemekle yükümlüdür.
Bu şehirde yapılan etik
dışı baskıları, sağlık alanındaki yaygın mobbingi, ezilenin yanında olanlara
uygulanan sosyal dışlanmayı, bazı sendika ve meslek odalarının elitizme olan
hayranlıklarını, bir veri teknikerinin işi olmayan bir şekilde kan alırken
Kırım Kongo Kanamalı ateşinden ölmesi bile kamusal inkâr olarak reddiyeyi,
kadrolaşmayı, güce yakınlaşmayı, kırsalın bitişini, tarımın yok edilişini,
hepsini evet hepsini bir iktisadi model ile açıklayabilir miyiz?
“Neoliberal
Yıkım”
Vicdansızlığın tek ilacı
insancıllık ve insan onurudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder