Bayram öncesi Atakum
Belediyesinden işten atılan 40
civarında işçinin olduğunu basından öğrendim.
Çarşamba günü
yapılan eyleme sendika
çağrısı üzerine katıldım.
Yaklaşık 30
işçi, mesleklerine ve
geleceklerine sahip çıkmak için,
bir umutla ordaydılar.
Gerçek onların işsiz kalmasıydı.
Şekli ve zamanı ikinci
plandaydı benim için.
Babasını desteklemek için gelen
küçük kızın elinde:
‘’Bayramda biz
mutsuzduk. Siz mutlu
muydunuz?’’ pankartı vardı.
Bir
gün sonra Sayın
Taşcı’nın demecini okudum:
‘’İhale süreci
bitti. O yüzden işten çıkardık. Bir
kişiyi haksız yere
işten çıkardığımı kanıtlayın
istifa edeceğim.’’ diyordu.
DİSK
Samsun Temsilcisi ile konuştum.
‘’İhaleye girecek
bu şirkete ait yaklaşık
250 işçi var. 61’ini
Sayın başkan işten çıkardı’’
dedi.
Diğerleri ise korku
içinde bekliyormuş.
…………………..
Bu
şehrin Ortak aklı ve
bir gönlü olmalı.
Bu
kentte hiçbir çalışanın
emeği sömürülmemeli.
Bu
kentte emek güvencesiz
bırakılmamalı.
Hiç
bir gönül çoluk
çocuğu olan bu emekçilerin
işsiz kalmasını istememeli.
Sanırım zaman
zaman , bulunduğumuz yerlerde
insana ait süreçleri tam
değerlendiremiyoruz.
Etrafımızdaki yanılsamalar
bizi kuşatıyor.
Karar verirken objektif olamıyoruz.
Yoksa bir
canın ekmeksiz kalmasını
istemek pek mümkün gelmiyor bana.
Şimdi bu süreç
karşılıklı inatlaşmaya, kırgınlıklara, politik hesaplaşmalara, zulüme, tehdite dönüşmeden, daha kısacası
gönül yorgunlukları oluşmadan, bu
kentin kamu yönetimsel ve
politik iradesi sürece
el koymalıdır.
Süreç uzadıkça,
Dönüşü olmayan bir yola
giriyor süreç.
Sonra mahkemenin
‘’Dön’’ kararları bile uygulanmıyor.
Uygulanabilecek bir ortam, çalışılacak bir yerde kalmıyor.
Aileler parçalanıyor.
Çocuklar mağdur oluyor.
İşsiz babaların, mahsun çocukları oluyor bebelerimiz.
Boyunları bükük kalıyor.
……………….
Bu
kent bu süreci ortak akıl ile açmalıdır.
Gördüğüm tek gerçek:
Onların işsiz kalmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder