Ölümler ardı
ardına geliyor. İş alanı
cinayet alanına dönüyor.
Hala bu ülkede
algı yönetimi ile
sorun yok algısı başarılı ile
yürütülüyor.
Ama ölümün soğuk yüzü , yalanların
ve kandıranların vicdanlarını zorluyor.
…………….
İşçi ölümleri, tüm ölümler gibi
hızla devam ediyor.
Dün vicdanlardan:
“Ucuz
emek ve taşeron cenneti Türkiye, emeğin cehennemine dönüşürken”! Çalışma Bakanı
Derhal İstifa Etmeli, Hükümet Hesap Vermelidir! Sesleri yükseldi.
6 Eylül gecesi İstanbul
Mecidiyeköy'de rezidans inşaatındaki asansör kazasında 10 emekçinin yaşamını
yitirmesi iş cinayetidir, sorumlusu AKP iktidarıdır.
Muhafazakarlık soslu daha fazla kar
için daha fazla sömürü, talan ve rant esaslı neoliberal program ile Türkiye
sermaye için cennet emek için cehenneme dönüşmüştür.
Öncelikle yaşamını yitiren
emekçilerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz.
Her türlü teşvik, destek ve
imtiyazla elde ettiği rant alanında esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmayı
esas alan taşeron dayatan özeleştirme ile işçilerin sağlığını, güvenliğini ve
yaşamını paraya dönüştüren Torunlar GYO, % 695 kar açıklamış, ölümlerden
işçileri suçlamıştır. Her şeyin fiyatını bilen, hiçbir şeyin değerini bilmeyen
sermaye iktidarının program ve hatta anlayışında, fıtratında "insanca ve
onurlu yaşam"ın olmadığı bir kez daha anlaşılmıştır.
62.hükümet, 61. hükümetin devamı
olduğunu söyleminden sonra eyleminde de ortaya koymuştur. Soma'da olduğu gibi
Mecidiyeköy'de de olay yerine ambulanstan önce tomalar ve çevik kuvvet
gönderilmiştir. Hükümet önceliğinin işçinin sağlığı ve güvenliği değil,
patronların çıkarları ve güvenliği olduğunu göstermiştir.
Daha birkaç ay önce aynı rezidans
yapımında bir iş kazası yaşanmış, bir işçi yaşamını yitirmişti. Ve bu olaydaki
ihmali nedeniyle bir cana karşılık 5600 TL ceza ödeyen şirket inşaata kaldığı
yerden devam etmiştir! Yine bu son cinayetten önce, iddialara göre, asansörün
arıza çıkardığı ve güvenli olmadığı defalarca işçiler tarafından dile
getirilmiş olmasına rağmen tıpkı Soma'da olduğu gibi, "işler aksamasın,
zaman kaybedilmesin" dürtüsüyle hareket edilmiştir. Nitekim Cumartesi geç
saatlere kadar çalışılması da bu iddiaları doğrular niteliktedir.
Diktikleri rezidansların, maden
ocaklarının temelinde emekçilerin kemikleri, harcında kanı vardır.
Emek meslek örgütleri olarak
yıllardır ısrarla işçi sağlığı ve güvenliğinin bir kamu hizmeti olmaktan
çıkarılmasının iş kazaları, meslek hastalıkları ve ölümlere davetiye
çıkaracağını söylememize rağmen iktidar bu alanı da sermayenin iştahına,
insafına terk etmekten geri adım atmadı. Taşeron çalışma yasaklanmadığı sürece
yeni ölümlerin ve sakatlanmaların kaçınılmaz olduğunu söylememize rağmen şu
günlerde Meclis'te görüşülmekte olan torba yasayla taşeronlaşmayı daha da
yaygınlaştırırken sendikal örgütlenme önündeki engelleri kaldırmak bir yana var
olan kırıntıları bile ortadan kaldırdı.
Sendikalardan kimisini de
kendilerinin yan kolu haline getirerek gelişecek tepkileri onlar eliyle minimize
etmeyi sürdürdü.
İş cinayetlerinde sadece Ağustos
ayında 158 işçi, Yılın ilk 8 ayında ise 1270 işçi ve emekçi iş cinayetlerinde
katledildi. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere işçi sağlığı ve güvenliği
alanında sistematik bir ihlal söz konusudur. Taşeronlaştırma, güvencesizlik,
esnek ve kuralsız çalışma ile örgütsüzlük sistemi bu döngünün devamını
sağlamaktadır.
Sadece 2014 yılında yüzlerce
emekçinin işçi sağlığı ve güvenliğinde Bakanlığının sorumluluğu altında yaşanan
ihmaller ve denetimsizlikler sonucu yaşamını yitirmesine neden olan Çalışma
Sosyal Güvenlik Bakanı istifa etmeli, hükümet ve bu cinayetin sorumluları hesap
vermelidir.
Torunlar GYO’nun sahibi ve
yöneticileri ve hükümetin ilgili Bakan’ı ve bürokratları gecikmeksizin yargı
önüne çıkarılmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder