GELECEK ATÖLYESİ
ÖZELLEŞEN TELEKOM VE TEKEL İŞÇİLERİ ve 12 EYLÜL ÜZERİNE ?
DR.CEM ŞAHAN
Sistemin temel bunalımı üzerinden işledi bu ülkede/kentte özelleştirmeler. Başlangıçta önemli dirençler, mücadeleler oldu. Kıyımlar, yıkımlar oldu.
Yıkılan aileler..
Huzursuz çocuklar…
Evde bir matem havası ile yenilen yemekler..
İlgisiz kalan bebeler..
Yeni işyerlerinde yaşanan iş bilmezlik…
Özelleşen işyerlerinde kalanlardaki yalnızlık..
Yabancılaşma…
Zorunlu itiat..
Düşünüyorum da bu kentte özelleştirme sonrası mağdur işçinin evinde neler yaşandı. Kimlerin hayatı etkilendi?
Çocukların eğitimi aksadı mı?
Çocuklar ağladı mı?
Kaç gün o yuvalarda hüzün hüküm sürdü?
Kaç işsiz depresyona girdi?
Kaç işsiz intihar etti?
Kaç özelleştirme mağduru anti-depresan ilaç kullanıyor?
O süreçlerden ruhlarında neler kaldı..
Yaşanan zorunlu göçler, evden ayrılmalar çocukların kalplerinde hangi izleri bıraktı?
Türkiye’de özelleştirmelerin insanı boyutu hiç tartışılmadı.
Bilimsel yönden sosyolojik ve psikolojik olarak akademik çalışmalar yapılmadı..
Çünkü 12 Eylül’ün akademisyenleri neoliberal sisteme bilimsel katkı yapmak misyonunun yerine getiriyordu.
Bilgi iktidarını, bu yoksul insanların kandırılmasına araç olarak kullanıyorlardı.
Çünkü onlar piyasa ve sermaye için kirli bilgiyi yayan zavallılardı.
………………….
Dün hastanede rastladım ikisine..
Telekomu anlattılar bana..
Tekeli anlattılar..
20 yıl sigara fabrikasında çalışan işçinin ne işi vardı hastane kadrosunda..
Ya da 17 yıldır telefon hattı tamiri yapan o ürkek memurun..
……………………
Ankara tiyatro alanı gibiydi dün..
12 Eylül’ün bu ülkede açtığı özelleştirme yaralarını kurutabilecek misiniz mesela?
Eğitim sisteminizin yok ettiği Yağmurları geri getirebilecek misiniz?
51 yaşındaydı.
‘’Türk Telekom’da çalışıyordu./Özelleştirmeden sonra OMÜ Merkez Santralleri’ne gönderildi çalışmak için. 9 Mayıs Pazartesi günü Ziraat Fakültesi santralinin onarımı için görevlendirildi. 35 bin watt’lık elektrik direğinde yüksek gerilimde yaşamını yitirdi. Evliydi. 2 çocuğu vardı. Böyle bir görevi, sorumluluğu var mıydı? Telefon direğinde nasıl yüksek gerilim olurdu? Yetkisi, eğitimi neydi? Bilmiyorum.’’ cümleleri yaşasın piyasa, yaşasın sınırsız sermaye diyen 12 Eylül’ün neresinde duruyor acaba?
Bu ülkedeki/kentteki özelleştirmeler ve mağdurları, 12 Eylül’ün ürünleri midir?
Gerçekten çok vicdanlı bir açıklama yaptı Türk Tabipleri Birliği..
‘’Yargılaması sembolik olanın demokrasisi de semboliktir!
Bugün 12 Eylül 1980 darbe heyetinin iki baş aktörünün yargılanması başlıyor. Çok şey yazıldı, çizildi; daha da yazılacak, söylenecektir.Davanın iki kişiyle ilgili açılmış olması nedeniyle sembolik anlamına vurgu yapılıyor.2012 yılında, otuz yılı aşkın bir süre sonra Türkiye sembolik anlamı olan bir yargılama yapıyor.
Neden?
12 Eylül’ü yargılamak açısından sembolik bir irade/iktidar mı vardır ki yargılama özgürce ve bütün kapsamıyla karşılık bulmamaktadır?
Darbenin 24 Ocak 1980 kararlarıyla ilgisi, Amerika’nın hamiliği/izin verip desteklemesi, yol göstericiliği, Genelkurmay’ın emir komuta içerisinde yerine getirişi, (düşüncesi iktidarda olup yargılananların da olduğu) darbenin esas olarak emek/emekçiler, özgürlük, eşitlik, adalet isteyenleri hedef aldığı, sermayenin memnuniyetle karşıladığı ve çizilen çerçevenin ruhuna uygun bir ekonomi politikanın o günden bu yana izlendiği biliniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder