15 Nisan 2012 Pazar

OKULLARDA SÜT DAĞITIMI

OKULLARDA  SÜT  DAĞITIMI

DR.CEM  ŞAHAN
     Ben Kapitalizmim ve uykumda "daha ucuz işçi..." diye sayıklarım.
              10  Nisan  civarında  öğrendim.

            Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan "Okul Sütü Projesi" nin  hayata  geçirileceğini…

            Tüm  neoliberal  yaklaşımlardan  bağımsız  olarak  bu  projenin  temel  çıktısı,  Sosyal  devlet  olma  gereğidir.

            O  kadar  unuttuk ki, bu  bana  iyi  geldi.

            2008  yılında,  SAMSUN  ÇOCUK  RAPORUNU  hazırlarken,  köy  okullarında yoksulluğun  çocuklar  üzerine  etkilerini  çok  açık  şekilde  görmüştüm..

            Vezirköprü’nün, Ladik’in, Asarcık’ın, Ayvacık’ın  köylerinde  okul  çocuklarını..

            Rapor’un  başlangıcı  şöyleydi:

            ‘’Sağlıkta bölgesel  eşitsizlikler, Türkiye’de  olduğu  gibi  Samsun  il  merkezi  ve  ilçe  köylerinde de  geçerlidir. Söz  konusu  eşitsizlikler  en  çok  toplumun  ekonomik  alt  grupları , çocuklar, yaşlılar, kadınlar  , özürlüler  için  risk  oluşturmaktadır. Sağlık  açısından  daha  duyarlı  olmaları, ve  potansiyel  risklere  açık  olmaları  nedeniyle  çocuklar  sağlıktaki  eşitsizliklerden  daha  fazla  etkilenmektedir. Yoksulluk  artıkça, her  aşamada  sağlık  düzeyi  kötüleşmektedir.’’

            Ve  raporu:

            ‘’Devletin yeniden yapılanma süreci nedeniyle kamunun daraltılması, kamu kurumlarının örgütsel ve finansal olarak giderek zayıflaması Samsunda Çocuk Sağlığını olumsuz etkilemektedir.’’ diye  bitirmiştik. 

Kentte/ülkede  çocuk  yoksulluğu  artıyor.

Yoksulluğun çocuklar üzerindeki en sık görülen etkisi, beslenme yetersizliğidir. Yoksulluk, eve giren besinlerin yetersizliğine, ev içi stres ve annenin kronik yorgunluğu nedeniyle anne sütünün erken kesilmesine, annenin beslenme yetersizliğine ve bebeklerin düşük doğum ağırlıklı olmasına, sağlıksız fiziksel ortama ve yetersiz sağlık hizmetine neden olarak çocuklardaki beslenme yetersizliğinin temel belirleyicisi olarak rol oynamaktadır.


 Yoksulluk annelerin eğitimsizliği yoluyla da beslenme yetersizliğine katkıda bulunmaktadır. Bütün bölgelerde yoksulluk arttıkça düşük ağırlıklı çocuk oranının da arttığına dikkat çekilmektedir. Dünyadaki beş yaş altındaki çocukların yüzde 27'sinin ağırlığının yaşına göre düşük olduğunu ve bunların da büyük bir kısmının gelişmekte olan ülkelerde yaşadığını tahmin etmektedir.

Bu  kentte  dair  hazırladığım  Çocuk  Yoksulluğu  Raporu’nda da:

‘’Samsun'da çocuk yoksulluğu hızla artmaktadır. Samsun'da kalkınma modeli olarak yapılandırılan politikaların halkın ve özellikle çocukların yoksulluğunu gidermede yetersiz kalmaktadır ve gelir adaletsizliğine yol açmaktadır. Samsun kırsalının marka yolculukları, Avrupa Birliği (AB) hayalleri, strateji programları ile kaybedecek zamanı yoktur.

 Kent-kır eşitsizliği çocukların gelişimi önünde ciddi engeller oluşturmaktadır. Çocuklar arasında eğitim eşitsizliği belirginleşmektedir. Kırsal alanlarda annelere ve çocuklara yönelik sağlık hizmetlerine ulaşma zorlaşmaktadır. Sosyal güvenlik ve sağlık sigortası sistemleri dağınıklığı belirginleşmektedir.

 UNİCEF'in de belirttiği gibi yoksulluğun tek bir göstergesi yoktur ve bu nedenle nicel terimlerle ifadesi her zaman kolay değildir. Yoksulluk çocukların hem biyolojik hem de zihinsel potansiyellerini olumsuz etkiler.

 Samsun'da çocuk yoksulluğunu izlemek, etkilerini kamuoyuna anlatmak ve çözümler üretmek üzere Çocuk Yoksulluğu Merkezi kurulmalıdır. Samsun'da işsizliği azaltacak ve toplumsal eşitsizlikleri düzeltecek sosyal program acilen başlatılmalıdır. Kaynakların kullanımında en dezavantajlı çocuklara öncelik verilmelidir. Çocukların hepsine sağlık güvencesi sağlayacak çocuklara ücretsiz sağlık hizmeti yasası için siyasilere sivil baskı yapılmalıdır’’  diye  cümleler  kurup:

‘’Anaokulu ve ilköğretim öğrencilerine günlük ücretsiz süt verilmelidir. Eğitimin tüm aşamalarında sağlıklı beslenme önemlidir. Ancak özellikle anaokulu ve ilköğretim birinci kademe öğrencilerinin diğerlerine göre daha dikkatli ve sağlıklı beslenmeleri gerekmektedir.’’  önerisinde  bulunmuştum.

Bu  kentte her  gün, aynı anda hem sosyo-ekonomik dezavantaj hem de kimlik bazlı ayrımcılık yaşayan grupların mağduriyetlerinin birbirine eklemlenerek her boyutta nasıl arttığını ve kalıcılaştığını gözler önüne seren  olayları, izliyoruz…

Dünya Sağlık Örgütü’nün Health Policy for Children and Adolescence (HBSC) raporuna göre Türkiye, 11-15 yaş çocukların sağlıkşikâyetlerinin (baş ağrısı, karın ağrısı, yorgun ve sinirli hissetme, endişeli hissetme, uyku bozukluğu,baş dönmesi) en yüksek olduğu ülke. Diğer yandan aynı rapora göre ailenin geliri düştükçe çocukların sağlık şikâyetleri artıyor. Rapor bu durumun çok çeşitli faktörlere dayanabileceğini vurguluyor ki bu faktörlerden biri gıda yoksulluğu olarak ortaya konuyor.

Hangi  amaçla  tasarlanmışsa tasarlansın, Okullarda  Süt  Dağıtımı  Projesi, çocuk  yoksulluğuna  küçük bir  merhemdir…

Kusursuz  işlemesi , okullarda  ücretsiz öğlen  yemeğine  dönüştürülmesi  talep  edilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder