DR.CEM ŞAHAN
Geçmişe ait
cümleler kurmak gelmiyor
içimden.
Geçmişi silinmiş
bir amnezi hastası
var belleğimde..
Onca
yaşanmışlıklar, eziyet, cefa
niye?
Kimse onlara
dair dizeler düzmüyor
artık.
Bir
küreselleşme masalı,
Sorma gitsin.
Satırlar, kelimelerden oluşmuyor
artık.
Yaşamlar eşitsizlikler
üzerinden, yeni pazarlar
arıyor.
Sel
suları yutmuş Bedirhan’ı,
Kimin uğrunda
acıların keskinliği?
Ve
kim isteyebilir bir
acı üzerine naneli
limon?
……………………
Biriktirmiyor insanlar
21. Yüzyılda..
Hafızalar günlük.
Yoksa bunca
acı nereye gider?
Hani
bizim gül bahçeli
evlerimiz olacaktı kıvamında
iç buruntusu bizimkisi..
Ya
da ‘’Güneşli Günler
Göreceğiz Çocuklar’’ dizelerinin
verdiği umutsuzluğun yitimi
biraz da.
Ve
elleri ile, alın terleri
ile kazanılmış ekmekler
üzerinden oyunlar.
Siyasi …
Düzeysiz oyunlar..
…………………
Ben
Mehmet Yazıcı değilim.
Her yazdığım
okunsun.
Yorum yapılsın.
Vicdanın sesini
aktarmak o kadar
kolay değil bu
yüzyılda..
Ve
kent sirkeden yeni
çıkmış yeni bit
yavruları için methiyeler
dizerken..
…………………..
Bu
kentte 800 gündür
bir Ortaçağ hikayesi
sürer gider.
Cadı
avı üzerinden şekillenir
çadırlar.,
Orda
uzakta,
Bir
derme çatma bir
çadır vardır.
İçinde kısık
yanan bir soba..
Belleğini yitirmiş
bir kentin,
Vicdan muhasebeleri
yapılır.
Namus üzerinden
şekillenir ekmek.
Bu
çadır sürdü,
Sürecek..
Ve
o vicdan yoksulu
‘’SAĞLIK İSTİRMAR PADİŞAHLARI’’,
Bir
gün alın terinin yoğunluğundan
boğulacak.
……………..
Ben
söyledim size,
Ben
Mehmet YAZICI değilim.
Anlatamam bu ortaçağ
masalını size,
Belki zülüm
anlatılmaz,
Yaşanır ve
hissedilir ondandır belki..
Ve
yaşam alın terinin ve
emeğin süzgecinden kalandır..
Bir
de küçük umutlarımız..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder