DR.CEM ŞAHAN
Hafta sonu
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği’nin (ÇYDD) Atakum’da
düzenlediği panele katıldım.
İfade Özgürlüğü
ve Medya konulu
Panelin konuşmacısı Nedim Şener’di.
İfade özgürlüğü
adı altında yaşananlarının son
10 yılına dair
bir sunum gerçekleştirdi konuşmasında..
Biliyorsunuz Şener
bir gazeteci..
Pen İfade
Özgürlüğü ödüllü bir
gazeteci Şener..
Yolsuzluk,
Terör
finansmanlığı,
Susurluk
olayı,
Hrant
Dink suikastı,
Cemaat
ve istihbarat konularında bir çok kitap ve
makale yazmış bir
gazeteci Şener.
Medya Özgürlüğü
üzerine bir şeyler söylenen
bu panelde, Gazeteci
Kimliği ile bu kentte yer
edinen, iktidarın açık veya
dolaylı destekçileri olarak diye
düşündüğüm/düşündüğümüz, -gerçek
destekçilerine ve bunu eskiden beri övgü
ile anlatanlara saygıdan
başka söyleyebileceğimiz yoktur-, fakat bunu
söylediğimiz zaman Pazar öyküleri
anlatan, sermaye savunuculuğunu kimseye
bırakmayan, AVM açılışlarında
boy gösteren eski
demokrat -ben eskisini
bilemem de, öyle söylene gelmiş- medya
grup gazetecilerinin olamaması,
tabii ki beklediğim bir davranış
şekliydi de, sosyete dergiciliğine
soyunan bu nesilin,
köşelerinde anlattıkları Pazar öykülerine
inanan kalmadığını
anlamamaları beni şaşırtıyor.
Tarih
insanların yazdığı, çizgisel olmayan
bir süreçtir.
İnsan vicdanları, güçlüden, ezenden yana
tavır koyan bu
kirlenmiş beyinlere alışıktır.
Onlar sadece
tarihin çöplüğüne giden
dönem alkışçılarıdır.
İfade özgürlüğünü, sermayenin gücü
olarak algılarlar..
……………..
Neyse ben, Bu
panaelin açılış konuşmasını yapan ÇYDD Başkanın sözlerini, bu
kentte nasıl vicdanlar varı
sunmak açısından sizlerle paylaşayım:
33 yıl öncesinin
kaosudur yaşadığız.
Bir ilüzyondur.
Bir yansıma.
Amerikalıların
“our boys” dedikleri generaller 12 Eylül askeri darbesinin üzerinden tam otuzüç
geçmiş olmasına rağmen halen yargılanabilmiş değiller. Gösterileri ve
şovları saymazsak tabii..Nitekim (!) onların yarattığı
toplumsal yapı hemen her konuda ahkam kesmeye devam
ediyorlar. Bir toplumsal yapıyı ekonomik, siyasal, kültürel top yekun çözme ve
yeniden inşa etme operasyonu olan 12 Eylül askeri darbesinin sonuçları
itibarıyla bakıldığında oldukça başarılı bir girişim olduğu söylenebilir..
Barış ve
faşizm süreçleri, kavram
karmaşası ve yeni
toplum inşası için
kirletilen ve kirlenen
kavramlara dönüştürülüyor.
Faşizm yeni
toplumsal yüzleri ve
görüntüsü ile yaşam
alanlarımızı daraltıyor.
Yaşadığımız kıskaç,
bazılarının özgürlüğü oluyor.
Emperyalist müdahale, Emire dönüşüyor.
…………………
Evet Bu
ülkenin barışa çok
ihtiyacı vardır.
Demokrasiye
de..
İfade özgürlüğüne de.
…………………
Türkiye’yi
emperyalist müdahalelerin maşası değil, barışın ve kardeşliğin savunucusu ve
mücadelecisi haline getirmek hepimizin görevidir. Bölgede ve dünyada barış,
kardeşlik ve özgürce bir arada yaşamı savunmak için, şimdi her zamankinden daha
fazla mücadeleye ihtiyaç vardır. Daha güçlü bir barış çağrısını seslendirmek,
emperyalizme karşı halkların birlikte mücadelesini büyütebilmek için, her türlü
emperyalist ilişkilerin tasfiye edildiği,
tam bağımsız ve özgür bir Türkiye çığlığımızı yükseltmenin şimdi tam zamanıdır.
Sayın Sezen’in
konuşmasının bitiş cümleleri
ile ben de
bitiriyorum:
Bizler, “barış içinde bir
dünya ve Türkiye Cumhuriyeti mümkündür” diyoruz. Mücadele ruhumuzun bizlere
kattığı güvenle bu inanca sahip çıkıyoruz. Artık kimsenin ölmediği, bombalardan
ve silahlardan temizlenmiş bir ülke, bir dünya istiyoruz.
Ve Tam
Bağımsız Türkiye…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder