3 Aralık 2011 Cumartesi

21 ARALIK SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN GREVİ VE 2.HEKİM ÇALIŞTAYI

21  ARALIK SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN GREVİ VE 2.HEKİM  ÇALIŞTAYI
DR.CEM  ŞAHAN
            Hafta  sonu  OMÜ  Tıp  Fakültesinde  2.Hekim  Çalıştayı  gerçekleşmiş .Bu  çalıştayın temel  çıktısı Sağlıkta  Dönüşümün  iflas  ettiğinin  kamuoyuna, bu dönüşüme  destek  verenlerce de  kabul  edilmesidir. Ya  da  kabul  edildiğine  dair  cümleler  kurulmasıdır.
            Oda  Başkanı:
            Bu proje içinde çok olumlu gelişmeler yanında hekimler biraz ihmal edilmiş ve belirsizlikler artmıştır. Son zamanlarda çıkartılan kararnameler, genelgeler ve yönetmelikler altında hekimler, ezilir duruma gelmiştir. Hekimlerin en büyük sorunlarından bir tanesi önlerini görememeleri, belirsizlik olması ve mesleklerinden yılmalarıdır. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’ndan talebimiz hekimlerin moral motivasyonunu yükseltecek, özlük haklarını düzeltecek çalışmalar yapmasıdır. Performans konusunda da büyük aksaklıklar, çelişkiler var. Bunların düzeltilmesi gerekiyor. Çalıştay sonunda çözüm önerilerimizi Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve Sağlık Bakanımız dahil, tüm ilgili kurum ve kuruluşlara da göndereceğiz.
            Kent  hekim  örgütü başkanı  diyor ki:
            Sağlıkta  Belirsizlikler  artmıştır.
            OMÜ  Rektör  yardımcısı  ise  şöyle  konuşuyor:
            Çok muayene eden hekim hata da yapabilir. Ancak kalite göstergesi olmadığı için hata da yapsa puan kazanıyor. Mevcut performans çizelgeleri de üniversite hastanelerine uymuyor. Yeni çizelge yapılması lazım. Sağlıkta bir belirsizlik ve sıkıntı var. Sorunlar belli ama hep tehdit yönü konuşuluyor. Oysa bunun güçlü yanları ve olanakları da göz önünde bulundurulmalı, detaylarıyla ortaya konmalı. Daha önce takım halinde çalışan hekimler, performans sisteminde birbiriyle yarışır hale geldi. Burada da bir adaletsizlik ve eşitsizlik var. Sistemi eleştiriyoruz ama araştırmaya dayalı veri üretimimiz ise yok.
            Kentin  Üniversitesinin  Rektör yardımcısı  şuna  vurgu  yapıyor:
            ‘’Sağlıkta bir belirsizlik ve sıkıntı var.’’
            OMÜ  Tıp Fakültesi  dekanı  ise:
            ‘’Kamu Hastaneleri Birlikleri konusu 2 Kasım’da yasalaştı. Bundan sonra hem ağlayacak hem de güleceğiz. Bundan anladığım Sağlık Bakanlığı, hantal yapısından kurtulmak ve bir sistem kurarak merkezi görevlerini taşra taşımak istiyor. Yani süreç, sağlığın kamu hastanelerine devrine gidiyor. Bu bir yönetim anlayışıdır. Eleştirilecek bir şey bulamıyorum. Eleştirilerimizi samimiyet çerçevesinde doğru bildiklerimizle yapmalıyız. Kamu Hastaneleri Birlikleri yasalaştı ama uygulamaya geçmedi. Bu konu üzerinde de önemle durulması gerekmektedir’’
            ……………………
            Sağlıkta  Dönüşüme  dair, piyasa  ve  emek  sömürüsüne  dair daha  cesaretli  cümlelerin  kurulma  ihtimali, bu  çalıştayın  örgütlenmesi  bakımından  ancak  bu  kadardır.
            Son  2  yılda  Türk  Tabipleri  Birliği’nin  hiç  bir  toplantısına, çağrısına  cevap  vermeyen  kent  hekim  örgütü  21  Aralık  SAĞLIKÇILARIN  GREVİNDE  ne  yapacaktır?
            Hep  birlikte  göreceğiz.
            …………………….
            Yeri  gelmişken  21  Aralık’ta  Sağlık  emekçileri  greve  gidiyor..

            Her işin başı sağlık, deriz. İşte bizler, diş hekimi, eczacısı, radyoloji teknisyeni, laborantı, çevre sağlığı teknisyeni, hemşiresi, hekimi, sosyal hizmet çalışanıyla; onların meslek örgütü, sendikası, derneğiyle buradayız. Yani her işin başı sağlık dediğimiz "işin başındakileriz”.
Bu yıl 13 Mart mitingi öncesi böyle söylemiştik. Bizi görün, duyun, demiştik.
Olmadı, daha ötesi artık gözleri kendilerinden başka kimseyi görmez, kulakları ulus ötesi tekellerinkinden başka hiçbir sesi duymaz, vicdanları sızlamaz oldu. Öyle ki artık TBMM de devre dışı.
Başka yol kalmadı: Sağlıkçı olmanın verdiği sakinlik ama gecikmeksizin davranma, hiçbir zaman ümidini yitirmeden yaşamın/sağlığın kazanması için umutla uğraşma,  yıllar boyunca insanların acılarına, en sıkıntılı anlarına tanık olmanın verdiği sabır, sevgi dolu yüreğimizle; kendimize, mesleğimize, çocuklarımıza, ülkemize, insanlarımıza, hastalarımıza duyduğumuz sorumlulukla iş başa düştü.
Mademki bize, mademki TBMM’dekilere bile sorulmuyor; çok değil bir ay sonra, Ocak’ta yeşil kartlar bile iptal oluyor, “cepten daha fazla cepten ver” deniyor, sosyal hizmet alanı tasfiye ediliyor; biz çalışanlara taşeronluk, zincir kuruluşların parçası/çalışanı olmak dayatılıyor, hastaneler CEO’lara teslim ediliyor…
Anlaşıldı bu “akıllardan”, bu icraatlardan kurtulmanın zamanı geldi geçiyor, mücadele etmek gerekiyor! Taleplerimiz belli: KHK’nın çekilerek kamu-özel bütün sağlık çalışanları için güvenceli iş, güvenceli gelir, sağlıklı ortamlarda ve şiddete uğramadan insanca çalışma ve yaşama ile mesleğimizi bağımsızca (performans, ciro baskısı, SUT vb.) yapabilme koşullarının sağlanması.  Elbette bütün taleplerin başında halkın, hepimizin sağlık hakkı geliyor.
Bizim mücadelemiz Hükümetinkine benzemez: baskı, zulüm, sürgün, tayin, gaz bombası, copla verilmez. Bizimki hak hukukla, kendini ve yüreğini ortaya koymakla, kararlı olmakla, yanındakinin elini tutarak alınan ve üretimden gelen güçle, halaylarla horonlarla, türkülerle, şarkılarla, verilir.
O nedenle ilk iş olarak Sağlık Hakkı Meclislerimizi kurmaya karar verdik!Hekim meclisi olacak, sağlıkçılar meclisi olacak ve illaki Sağlık Hakkı Meclisleri olacak.
Başlıyoruz 21 Aralık’ta.
En uzun gecede, en kısa günde, karanlığın en koyu, ışığın en az olduğu anda başlıyoruz. Günü uzatmak, aydınlığı arttırmak elimizde.aşaracağız, inanıyoruz, biliyoruz.Gerekirse süresiz grev yapacak bir kararlılıkla Meclisleri oluşturacak, kürsüleri kuracağız.21 Aralık’ta herkesi bekliyoruz.
Bildiğimizi çok daha yüksek sesle, hep birlikte, herkesle paylaşacağız. Bunu yaparken bugüne dek olan eksiklerimizi de gözden geçirip düzelteceğiz, bu sağlıksız gidişin parçası olmayacağız. Taleplerimizi dile getireceğiz, ısrarla takipçisi olacağız.
Kimler düzenliyor/yapıyor bu çağrıyı?Adı üstünde, sağlıkçılar. Meclis ve kürsü bu kurumların üyeleri başta olmak üzere sağlık alanında çalışan, eğitim alan herkese açık. Çocuklarını bin bir emekle, fedakarlıkla nasıl yetiştirdiklerini bilen anne-babalara,  çalışanların çocuklarına ve elbette halkımıza, TBMM’de sorulmadığı için görüşünü ifade edememiş olan vekillere, partilere, üyelerine, temsilcilerine.
Nasıl olacak?
Gerçek anlamda bir “Meclis açılışı olsun” istiyoruz; coşkulu, içten, sahiplenen, kendine ait hisseden. Yıllardır beyazı kirletenlere, akla karayı karıştıranlara inat beyaz Meclis, beyaz kürsü olsun! Her ildeki Sağlıkçılar Meclisi o ilde nerede açılış yapılacak, kürsü kurulacak karar verip duyursun. Hastanede/hastanelerde mi, şehrin merkezinde mi, kararlaştırsın, bildirsin.
21 Aralık günü bütün sağlıkçıların katılımına imkan vermek için aciller dışında sağlık hizmeti sunulamayacak, önlemler tarafımızdan alınacak. Sağlıkçılar belirlenen yerlerde, hastanelerinde vb. program üzere toplanacak.
İllerde oluşturulan meclisler başta olmak üzere şu andan başlayarak herkese, hastalarımıza, basına, siyasi partilere, meslek örgütlerine, sendikalara 21 Aralık'ta sağlık hakkı için birlikte olma davetimiz duyurulacak, katkı, katılımları istenecek.
Elbette örgütler, kurumlar adlarını yazan bir pankartlarını taşıyabilirler. Ancak farklı renk oluşturacak flama, bayrak, pankart olmasın, sağlıkla ilgili dövizleriyle katılsınlar istiyoruz.Önümüzdeki günlerde bu görevin yaratacağı heyecanı/birlikteliği baltalamak için birbirimize, kurumlarımıza/örgütlerimize yönelik çeşitli “haberlere”, engellemelere uğrayabiliriz. Bütün bunları aşan bir dayanışma ve birliktelik, sağduyu ile süreci başarıyla sürdüreceğimize eminiz.
En uzun gecede, en kısa günde, karanlığın en koyu,  ışığın en az olduğu anda başlıyoruz.
Aydınlığı arttırmak için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder