16 Kasım 2011 Çarşamba

ASGARİ ÜCRET

ASGARİ  ÜCRET
DR.CEM  ŞAHAN
            Öyle  çok  birikiyor  ki  yazılacak konular, okunacak  kitaplar, raporlar, notlar.. Gidilecek  konferanslar, mitingler, toplantılar, söyleşiler. TTB’nin  düzenlediği  paneller  ve  sempozyumlar. 20  gündür  izinliyim.  Yetişmeye  çalışıyorum. Yerele  zaman  ayıramıyorum.  Kent  dışında  olduğumda  yerel  haber  sitelerinden  izliyorum  gelişmeleri.
            Yazıyı  yazmadan  15  dakika  düşündüm. 
            Aklımda  ona  yakın konu  vardı.
            Samsun  Gazeteciler  Cemiyetinin  Çarşamba’da ki  meslektaşlarına  yapılan kamu yönetimsel  şiddet  ve  ayrımcılığa  ilişkin  yaptığı  basın  açıklamasına  dair,  bir  şeyler  yazmalıydım.
            NEFRET SUÇLARI KARŞITI BULUŞMA  adı  altında  İstanbul’da  yapılacak paneldeki Nefret söylemi ve ifade özgürlüğü: Dilin kemiği yok mu? Sunumu  üzerine  bir  kaç  satır  bir şeyler  söylemeliydim.
            Bilgisayarım  açıkken, DİSKten  Asgari  Ücret  açıklaması  geldi.

            En  zayıf  halkaya  öncelik  vermeliydim  satırlarımda..
            Önce  asgari  ücreti  yazmak,  etiksel  bir  tutum  geldi  bana..
            Emeği  yok  sayılan  binlerce  insana  dair ..
            Bir  kaç  kelimeyi  sıralamak..
            Çoğu  yerel  basının  kışkırtılmış  sağlık haberleri, kamu yönetimsel  haberler, piyasa  destekli  birkaç  STÖ  haberleri  ve  iktidar  haberleri  arasında  her  zaman  yok  oluyordu  asgari  ücret  tartışması.
            Dev Sağlık-İş  ne  diyordu  asgari  ücret  konusunda?
            Önümüzdeki günlerde yine Asgari Ücret Tespit Komisyonu, bir kez daha sonucunu katılan tarafların önceden bildiği bir belirlemeyi yapmak üzere toplanacak. Komisyona katılan hükümet, işveren ve işçi temsilcileri ülkeyi ucuz emek pazarı olarak zamların birbiri ardına geldiği bu koşullarda biz emekçiler açısından çalışma ve yaşam koşullarımızı daha da ağırlaştıracak bir ortaoyunu sergileyecekler.
Asgari ücret, sadece asgari ücretle çalışanlar için değil ülkemizde emeğiyle geçinen herkes açısından son derece yaşamsal bir toplumsal öneme sahiptir. Eğitim, sağlık, ulaşım, enerji gibi temel yaşamsal alanların tümüyle piyasaya açıldığı ve paralı hale geldiği günümüzde asgari ücret tartışması bunlardan ayrı olarak yapılamaz.
Emeğimizin karşılığı olarak bize reva görülen ücret devletin kendi kurumlarının açıkladığı açlık sınırının bile çok altındadır. Bununla birlikte her gün elektrikten doğalgaza, akaryakıttan ekmeğe kadar her şeyin fiyatı artıyor; çocuklarımızı okula gönderirken “katkı payı”, hastalandığımızda “katılım payı” adı altında para ödüyoruz.
Oysa yeni Anayasa tartışmalarının gündemde olduğu bugün mevcut Anayasa’nın, asgari ücreti düzenleyen 55. maddesinde “Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartlarının da göz önünde bulundurulacağı” ifade edilmekte ve ikinci fıkrasında da devlete, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alma görevi verilmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü, asgari ücretin belirlenmesinde işçilerin ve ailelerinin gereksinimlerinin ve yaşam koşullarının gözetilmesi gerektiğini söylemektedir.
*Ailelerimizle birlikte yaklaşık 40 milyon kişiyi doğrudan ilgilendiren, aslında tüm çalışanların ücretleri açısından temel kriter oluşturan asgari ücret insanca yaşayabilecek bir ücret olmalıdır.
*Taşeron çalıştırma yasaklanmalı ve tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerine son verilmelidir.
*Asgari ücretli çalışanlar için elektrik, su, doğalgaz kullanımı asgari ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz olmalıdır.
*Sabah 06.00-09.00 ile akşam 18.00–21.00 saatleri arasında ulaşım ücretsiz olmalıdır. 
*Eğitimde hiçbir ad altında para alınmamalı, eğitimin okul dışı giderleri de devlet tarafından karşılanmalıdır, sağlık tümüyle parasız olmalıdır. 

Bu ülkeyi yaşanabilir hale getiren, bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten bizleriz. Elektrik, su, doğalgaz, ulaşım; sağlıklı beslenmek temel hakkımızdır. Bizler emekçiyiz, halkız, müşteri değiliz. En temel ihtiyaçlarımız, en temel hizmetler üzerinden kar etmelerine, bizi yaşayamaz hale getirmelerine izin vermeyeceğiz.
Başta hastanelerde çalışan biz taşeron sağlık emekçileri olmak üzere gelirleri asgari ücrete odaklanmış tüm emekçiler için asgari ücret bir pranga olmaktan çıkarılmalıdır.
Bizleri açlığa mahkum eden bu ücreti ve bu çalıştırma biçimlerini kabul etmediğimizi ve etmeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyor, herkesi sermayenin yararına emekçilerin zararına olan bu politikalara karşı mücadeleye çağırıyoruz.
ASGARİ ÜCRET İNSANCA YAŞANACAK BİR ÜCRET OLMALI!
EĞİTİM, SAĞLIK, ULAŞIM VE BARINMA GİBİ TEMEL HİZMETLER PARASIZ OLMALIDIR!
Bugün,  bu  yazıyı  okuduğumuzda  5  dakika  düşünelim şu  cümleleri:
Ailelerimizle birlikte yaklaşık 40 milyon kişiyi doğrudan ilgilendiren, aslında tüm çalışanların ücretleri açısından temel kriter oluşturan asgari ücret insanca yaşayabilecek bir ücret olmalıdır.
İnsanca  yaşanabilecek  bir  ücret..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder