SENDİKALARIN GELECEĞİ -2-
DR.CEM ŞAHAN
‘’Türkiye’de sınıf sendikacılığının YENİDEN şekillendirilmesi ve etkinliğinin artırılması, son 10 yıldır artan neoliberal siyaset ve sosyolojik gerçeklikler göz önünde bulundurulunca çok yaşamsal gibi duruyor.’’ diyerek geçen yazıya başlamıştık.
1 temmuz’da Türk-İş'e bağlı 10 sendika, sendikal yapıya dinamizm kazandırmak için bir araya gelerek ortak bir platform oluşturduklarını açıkladı..Bir ortak metin yayınladılar. Türk-İş'e bağlı, Basın-İş, Belediye-İş, Deri-İş, Hava-İş, Kristal-İş, Petrol-İş, Tekgıda-İş, Tez Koop-İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Tümtis 10 sendika imzaladı.
Dikkatlice okudum.
2 gün boyunca, altını çizerek cümleler çıkardım bu bildiriden…
Gittikçe emekçi kesiminden uzaklaşan, bazen sermaye ve iktidar ile ortak payda da buluştuğu tezleri ile eleştirilen, bir sendikal gelenekten emeğe ve emeğin yeniden örgütlenmesine dair yeni bir tanımlanma yapıldığı bir metin ile karşı karşıyaydım..
Bu metin, sınıf sendikacılığı üzerinden yeniden bir sendikal hareketin yapılandırılması için değerli bir metindir..
Ama yaşanan, tecrübe edilen, gelenekselleşen hareket tarzları tartışmak bu yazının amacı değildir. Zaten bu temel eleştiriyi bu açıklama kendi yapıyor:
* Türkiye sendikal hareketi ciddi bir tıkanıklık yaşamaktadır. Emekçilerin karşı karşıya olduğu sorunlara çözüm üretememektedir. İşçi sınıfının hak ve çıkarları ciddi biçimde tahrip edilmekte, çalışma ve yaşama koşulları 19. Yüzyıl vahşi kapitalizmine benzer bir hal almaktadır. Sendikal hareket ise bu sürece müdahale etme ve tersine çevirme kapasitesinden uzak kalmıştır.
* Yasal, siyasal kısıtlamalar ve işverenlerin sendika karşıtı uygulamaları sendikal hareketi güçsüz kılmıştır. Bunun somut sonucu sendikal hareketin toplumsal ağırlığının azalması ve tabanın daralması olarak ortaya çıkmaktadır. Sendikal hareketin içinde bulunduğu bu tablo karşısında yapısal bir dönüşüme gitmek acil bir ihtiyaçtır.
Daha sonra platformun ilkeleri sıralanıyor. Bu ilkelerin temel hedefinin ‘’Neoliberalizme karşı sınıfın birliği ve dayanışması’’ olduğu belirtiliyor.
*Platformumuz, “rekabet üstünlüğü” adı altında emek gücünün ucuzlatılmasına, emeğin daha fazla sömürülmesine ve katma değerden giderek daha düşük pay almasına yol açan neoliberal politikaları reddetmektedir.
*Platformumuz, çalışan ya da işsiz, sendikalı ya da sendikasız, mavi ya da beyaz yakalı emekçilerin birbirinin rakibi değil, işçi sınıfının bileşeni olduğuna inanmaktadır. Bu çerçevede işçi sınıfının her kesimine yönelen hak gasplarına, sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılması nedeniyle uygulanan baskılara, işçi kıyımlarına karşı hiçbir ayrım yapmadan ortak bir mücadele sergilenecektir.
*Platformumuz, güvencesiz istihdamın, kuralsızlaştırmanın, esnek çalışma biçimlerinin, temel hizmet alanlarının ticarileştirilmesinin ve özelleştirme politikalarının emeğin hak ve kazanımlarına yönelik en ciddi saldırılar olduğuna inanmaktadır. Bu politikalara karşı açık, net bir duruş ve aktif bir mücadele geliştirmek Platformumuzun öncelikli hedefi, varoluş nedenidir.
* Platformumuz sadece çalışanların hakları ve özgürlükleri için değil, işsizliği önleyici politikaların yaşama geçirilmesi ve işsizlik fonunun amaçlarına uygun şekilde kullanılması için de mücadele verecektir.
*Platformumuz temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı, hukukun üstünlüğüne dayalı, şeffaf, hesap verebilir, hesap sorulabilir; katılımcı, çoğunlukçu değil çoğulcu, her türlü inanç ve düşüncenin özgürce ifade edilebildiği bir demokratik düzenin savunucusudur. Laiklik ve sosyal devlet vazgeçilmez ilkelerdir.
*Ülkenin demokratikleşmesi yönünde atılacak adımlar sendikal yaşamı canlandıracağı gibi, sendikaların bu uğurda giriştiği mücadeleler de demokrasinin gelişimine hizmet edecektir. Platformumuz baskıcı, otoriter anti-demokratik karakteri belirgin hale gelen “yeni” rejime karşı da demokrasiyi savunmaktadır.
*Platformumuz, kimliklerin dışlanmadığı, ayrımcılığın yapılmadığı, eşitlik temelinde hak ve özgürlüklere saygının tesis edildiği, barışın hakim kılındığı, doğanın metalaştırılmadığı, cinsiyet ayrımcılığının son bulduğu, gençlerin geleceksizleştirilmediği, kendilerine söz hakkı tanındığı, özgür ve demokratik bir Türkiye istemektedir. Bu taleplerle yola çıkan toplumsal muhalefet örgütleri ve sosyal kesimlerle yol arkadaşlığı yapmayı, dayanışma içinde olmayı gerekli görmektedir.
3D hareketi olarak şekillenen bu hareketin ‘’Neoliberalizme karşı sınıfın birliği ve dayanışması’’ hedefi evrensel sendikacılık için tanımsaldır diye düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder