16 Kasım 2011 Çarşamba

SENDİKALARIN GELECEĞİ -2-

SENDİKALARIN  GELECEĞİ  -2-
DR.CEM  ŞAHAN
‘’Türkiye’de  sınıf  sendikacılığının YENİDEN şekillendirilmesi ve  etkinliğinin artırılması,  son  10  yıldır  artan  neoliberal  siyaset  ve  sosyolojik  gerçeklikler  göz  önünde  bulundurulunca çok  yaşamsal  gibi  duruyor.’’  diyerek  geçen  yazıya başlamıştık.
1  temmuz’da Türk-İş'e bağlı 10 sendika, sendikal yapıya dinamizm kazandırmak için bir araya gelerek ortak bir platform oluşturduklarını açıkladı..Bir  ortak  metin  yayınladılar. Türk-İş'e bağlı, Basın-İş, Belediye-İş, Deri-İş, Hava-İş, Kristal-İş, Petrol-İş, Tekgıda-İş, Tez Koop-İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Tümtis 10 sendika imzaladı.
Dikkatlice  okudum.
2 gün  boyunca,  altını  çizerek  cümleler  çıkardım  bu bildiriden…
Gittikçe  emekçi  kesiminden  uzaklaşan, bazen  sermaye  ve  iktidar  ile  ortak  payda da  buluştuğu  tezleri  ile  eleştirilen, bir  sendikal  gelenekten  emeğe  ve  emeğin  yeniden  örgütlenmesine  dair  yeni  bir  tanımlanma yapıldığı bir  metin  ile  karşı  karşıyaydım..
Bu  metin,  sınıf  sendikacılığı  üzerinden  yeniden  bir  sendikal  hareketin  yapılandırılması  için  değerli  bir  metindir..
Ama  yaşanan, tecrübe  edilen, gelenekselleşen  hareket  tarzları  tartışmak  bu  yazının  amacı  değildir. Zaten  bu  temel  eleştiriyi bu  açıklama  kendi  yapıyor:
* Türkiye sendikal hareketi ciddi bir tıkanıklık yaşamaktadır.  Emekçilerin karşı karşıya olduğu sorunlara çözüm üretememektedir. İşçi sınıfının hak ve çıkarları ciddi biçimde tahrip edilmekte, çalışma ve yaşama koşulları 19. Yüzyıl vahşi kapitalizmine benzer bir hal almaktadır. Sendikal hareket ise bu sürece müdahale etme ve tersine çevirme kapasitesinden uzak kalmıştır.
* Yasal, siyasal kısıtlamalar ve işverenlerin sendika karşıtı uygulamaları sendikal hareketi güçsüz kılmıştır. Bunun somut sonucu sendikal hareketin toplumsal ağırlığının azalması ve tabanın daralması olarak ortaya çıkmaktadır. Sendikal hareketin içinde bulunduğu bu tablo karşısında yapısal bir dönüşüme gitmek acil bir ihtiyaçtır.
Daha  sonra  platformun  ilkeleri  sıralanıyor. Bu  ilkelerin  temel  hedefinin ‘’Neoliberalizme karşı sınıfın birliği ve dayanışması’’ olduğu  belirtiliyor.
*Platformumuz, “rekabet üstünlüğü” adı altında emek gücünün ucuzlatılmasına, emeğin daha fazla sömürülmesine ve katma değerden giderek daha düşük pay almasına yol açan neoliberal politikaları reddetmektedir.
*Platformumuz, çalışan ya da işsiz, sendikalı ya da sendikasız, mavi ya da beyaz yakalı emekçilerin birbirinin rakibi değil, işçi sınıfının bileşeni olduğuna inanmaktadır. Bu çerçevede işçi sınıfının her kesimine yönelen hak gasplarına, sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılması nedeniyle uygulanan baskılara, işçi kıyımlarına karşı hiçbir ayrım yapmadan ortak bir mücadele sergilenecektir.
*Platformumuz, güvencesiz istihdamın, kuralsızlaştırmanın, esnek çalışma biçimlerinin, temel hizmet alanlarının ticarileştirilmesinin ve özelleştirme politikalarının emeğin hak ve kazanımlarına yönelik en ciddi saldırılar olduğuna inanmaktadır. Bu politikalara karşı açık, net bir duruş ve aktif bir mücadele geliştirmek Platformumuzun öncelikli hedefi, varoluş nedenidir.
* Platformumuz sadece çalışanların hakları ve özgürlükleri için değil, işsizliği önleyici politikaların yaşama geçirilmesi  ve işsizlik fonunun amaçlarına uygun şekilde kullanılması için de mücadele verecektir.
*Platformumuz temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı, hukukun üstünlüğüne dayalı, şeffaf, hesap verebilir, hesap sorulabilir; katılımcı, çoğunlukçu değil çoğulcu, her türlü inanç ve düşüncenin özgürce ifade edilebildiği bir demokratik düzenin savunucusudur. Laiklik ve sosyal devlet vazgeçilmez ilkelerdir.
*Ülkenin demokratikleşmesi yönünde atılacak adımlar sendikal yaşamı canlandıracağı gibi, sendikaların bu uğurda giriştiği mücadeleler de demokrasinin gelişimine hizmet edecektir. Platformumuz baskıcı, otoriter anti-demokratik karakteri belirgin hale gelen “yeni” rejime karşı da demokrasiyi savunmaktadır.
*Platformumuz, kimliklerin dışlanmadığı, ayrımcılığın yapılmadığı, eşitlik temelinde  hak ve özgürlüklere saygının tesis edildiği, barışın hakim kılındığı, doğanın metalaştırılmadığı, cinsiyet ayrımcılığının son bulduğu, gençlerin geleceksizleştirilmediği, kendilerine söz hakkı tanındığı, özgür ve demokratik bir Türkiye istemektedir. Bu taleplerle yola çıkan toplumsal muhalefet örgütleri ve sosyal kesimlerle yol arkadaşlığı yapmayı, dayanışma içinde olmayı gerekli görmektedir.
3D  hareketi  olarak  şekillenen  bu  hareketin  ‘’Neoliberalizme karşı sınıfın birliği ve dayanışması’’  hedefi  evrensel  sendikacılık  için tanımsaldır  diye  düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder