16 Kasım 2011 Çarşamba

SENDİKALARIN GELECEĞİ -1-

SENDİKALARIN  GELECEĞİ  -1-
DR.CEM  ŞAHAN
Türkiye’de  sınıf  sendikacılığının YENİDEN şekillendirilmesi ve  etkinliğinin artırılması,  son  10  yıldır  artan  neoliberal  siyaset  ve  sosyolojik  gerçeklikler  göz  önünde  bulundurulunca çok  yaşamsal  gibi  duruyor.
Bir  yanda  çalışma  hayatının  ve  emekçilerin  yaşadığı  baskı  ve  emeğin  değersizleştirilmesi, örgütsüzleştirilmesi  ve  güvencesizleştirilmesi süreci, bir  yanda  işsizlik  üzerinden  terbiye –neoliberalistlerce  söylenen  biçimi  ile-  edilmeye  çalışılan emekçi  sınıfı..
Geçenlerde, Hans Wolfganag  Platzar  ‘’Sendikal Siyaseti Zorlayan Unsurlar ve Avrupa Çapında Eylem Perspektifleri’’  başlıklı  makalesinde  önemli  saptamalar  yaptı:
* AB’deki güç dengelerinin daha çok muhafazakâr-liberallerin lehine olması ve Lizbon Sözleşmesi’yle birlikte kurumlara dair ana sorunlarda statükonun devam ettirildiği göz önünde bulundurulduğunda, çalışma politikaları ve sosyal politika alanında sadece sınırlı düzeyde düzenlemeler beklenebilir.
* Bu durum karsısında pro-aktif bir tutum almak için sendikalar arasında ulus-aşırı işbirliği geliştirilmelidir. Bu, Avrupa çapında örgütlenen işkolu sendikaları ve konfederasyonlar için olduğu kadar, sosyal diyalog çerçevesindeki ulus-aşırı sözleşme politikası ve toplu sözleşmelerin koordinasyonu için de geçerlidir.
*Özellikle, Avrupa çapında holdinglerin politikalarının şekillendirme noktasında katkı olanakları bugüne kadar yeterince değerlendirilmemiş olan Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilcilikleri, “aşağıdan bir Avrupalılaşma” sürecine katkıda bulunabilirler.
*Sözleşmelerin kimi noktalarda nasıl değiştirilebileceğinin derinlemesine araştırılması ve AB kapsamında sosyal politikaların koordine edilmesi ve düzenlemelere gidilmesi için kademeli bütünleşme (entegrasyon) seçeneğinin kullanılması, ancak sosyal demokratlarla sendikaların kendi aralarında bir anlaşmaya varmasıyla gerçekleştirilebilir.
            Bu  saptamaların  öteden beri, kendi  emekçi  kesimini, uluslararası  emek  sömürüsü  üzerinden refaha  ulaştırma  gayretinde  olan  Avrupa  sendikal  hareketinden  bağımsız  düşünmek  ele  almak  gerekiyor.
            Platzar’ın bu  makalesindeki  Avrupa’da  artan  holding  baskısının  sendikal  hareket  üzerine  uluslararası  siyaset  üzerinden  yaptığı  olumsuz  etki,  temelde  ülke ve  kent  düzeyinde  sendikal  hareketinin  geriletilmesindeki  temel  noktalardan biri  gibi  duruyor.
            Platzar  şöyle  devam  ediyor:
            * Holding politikaları alanında, Avrupa çapında örgütlenmiş hemen hemen tüm sendikalar yeni görevlerle yüz yüze kalmış durumda. Bunlar zamansal gelişimleri açısından ve yoğunluk dereceleri bakımından bir farklılık arz etseler de, Avrupa çapında örgütlenmiş işyeri temsilciliklerinin müzakereleri, onların desteklenmesi ve pratiklerini geliştirmeleri için önemli işlevlere sahiptirler. Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerinin süreci, bir yandan sekreteryaların görev alanlarının değişmesine ve genişlemesine yol açtı, öte yandan bir dizi sendikal birlik açısından, holding politikalarıyla ilgilenen kurullar, çalışma grupları ve ağlar biçimini alan sınırları asan düzeyde bir çalışma geliştirmeye dönük yapılanmaların kurulmasını beraberinde getirdi.
            * Üç aşamalı, son derece karmaşık bir görev söz konusu, ve bunun çözümü sendikaların kalıcı bir biçimde ulus-aşırı bir nitelik kazanmasına, çalışmalarına ve karar alma süreçlerinin katılımcılığına dair politikalarının “aşağıdan Avrupalılaşmasına” katkıda bulunabilir (Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerine dair değiştirilen yönerge, bu süreci hukuki açıdan sadece sınırlı bir düzeyde ilerletebilir veya işleyişini kolaylaştırabilir): İlk mesele atılgan bir biçimde Avrupa çapında yeni işyeri temsilcilikleri kurarak “boşlukları” kapatmaktır; ikinci mesele, iyi isleyen pratiklerin bilgisini aktararak pasif bir durumda olan işyeri temsilciliklerini aktif hale getirmektir. En önemlisi de, üçüncü bir mesele olarak, aktif olan, katılımcılık ve müzakere etme doğrultusunda hareket eden Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerinin süreçlerine siyaseten eşlik etmek, sendikal sürece bağlanmalarını ve dahil olmalarını sağlamaktır. Bununla birlikte, özellikle toplu sözleşmelerin koordine edilmesi, sektörel sosyal diyaloglar ve işkolu politikalarının eşgüdümlü hale getirilmesi konusunda, şirketlerin ulus-aşırı kaynaklarını Avrupa çapında diğer sendikal hareket alanları için stratejik bir biçimde kullanmak gerekir. Müzakere etme yönelimine sahip olan pro-aktif Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerinin gelişimine dair böylesine bir senaryo, sendikaların Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerinin “ne yapabilmesi gerektiği” konusunda netleşmelerini şart koşar. Ayrıca, ancak sendikalar Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerine dair tutarlı bir konsepte sahip olduklarında, (su anda büyük oranda önü kapalı olan) Avrupa çapında düzenlemelere (ulus-aşırı müzakereler için seçilebilecek bir hukuki çerçevenin konması) gidilmesi için bir etki yaratmak mümkün olacaktır.
            Devam  edeceğiz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder