SENDİKALARIN GELECEĞİ -1-
DR.CEM ŞAHAN
Türkiye’de sınıf sendikacılığının YENİDEN şekillendirilmesi ve etkinliğinin artırılması, son 10 yıldır artan neoliberal siyaset ve sosyolojik gerçeklikler göz önünde bulundurulunca çok yaşamsal gibi duruyor.
Bir yanda çalışma hayatının ve emekçilerin yaşadığı baskı ve emeğin değersizleştirilmesi, örgütsüzleştirilmesi ve güvencesizleştirilmesi süreci, bir yanda işsizlik üzerinden terbiye –neoliberalistlerce söylenen biçimi ile- edilmeye çalışılan emekçi sınıfı..
Geçenlerde, Hans Wolfganag Platzar ‘’Sendikal Siyaseti Zorlayan Unsurlar ve Avrupa Çapında Eylem Perspektifleri’’ başlıklı makalesinde önemli saptamalar yaptı:
* AB’deki güç dengelerinin daha çok muhafazakâr-liberallerin lehine olması ve Lizbon Sözleşmesi’yle birlikte kurumlara dair ana sorunlarda statükonun devam ettirildiği göz önünde bulundurulduğunda, çalışma politikaları ve sosyal politika alanında sadece sınırlı düzeyde düzenlemeler beklenebilir.
* Bu durum karsısında pro-aktif bir tutum almak için sendikalar arasında ulus-aşırı işbirliği geliştirilmelidir. Bu, Avrupa çapında örgütlenen işkolu sendikaları ve konfederasyonlar için olduğu kadar, sosyal diyalog çerçevesindeki ulus-aşırı sözleşme politikası ve toplu sözleşmelerin koordinasyonu için de geçerlidir.
*Özellikle, Avrupa çapında holdinglerin politikalarının şekillendirme noktasında katkı olanakları bugüne kadar yeterince değerlendirilmemiş olan Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilcilikleri, “aşağıdan bir Avrupalılaşma” sürecine katkıda bulunabilirler.
*Sözleşmelerin kimi noktalarda nasıl değiştirilebileceğinin derinlemesine araştırılması ve AB kapsamında sosyal politikaların koordine edilmesi ve düzenlemelere gidilmesi için kademeli bütünleşme (entegrasyon) seçeneğinin kullanılması, ancak sosyal demokratlarla sendikaların kendi aralarında bir anlaşmaya varmasıyla gerçekleştirilebilir.
Bu saptamaların öteden beri, kendi emekçi kesimini, uluslararası emek sömürüsü üzerinden refaha ulaştırma gayretinde olan Avrupa sendikal hareketinden bağımsız düşünmek ele almak gerekiyor.
Platzar’ın bu makalesindeki Avrupa’da artan holding baskısının sendikal hareket üzerine uluslararası siyaset üzerinden yaptığı olumsuz etki, temelde ülke ve kent düzeyinde sendikal hareketinin geriletilmesindeki temel noktalardan biri gibi duruyor.
Platzar şöyle devam ediyor:
* Holding politikaları alanında, Avrupa çapında örgütlenmiş hemen hemen tüm sendikalar yeni görevlerle yüz yüze kalmış durumda. Bunlar zamansal gelişimleri açısından ve yoğunluk dereceleri bakımından bir farklılık arz etseler de, Avrupa çapında örgütlenmiş işyeri temsilciliklerinin müzakereleri, onların desteklenmesi ve pratiklerini geliştirmeleri için önemli işlevlere sahiptirler. Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerinin süreci, bir yandan sekreteryaların görev alanlarının değişmesine ve genişlemesine yol açtı, öte yandan bir dizi sendikal birlik açısından, holding politikalarıyla ilgilenen kurullar, çalışma grupları ve ağlar biçimini alan sınırları asan düzeyde bir çalışma geliştirmeye dönük yapılanmaların kurulmasını beraberinde getirdi.
* Üç aşamalı, son derece karmaşık bir görev söz konusu, ve bunun çözümü sendikaların kalıcı bir biçimde ulus-aşırı bir nitelik kazanmasına, çalışmalarına ve karar alma süreçlerinin katılımcılığına dair politikalarının “aşağıdan Avrupalılaşmasına” katkıda bulunabilir (Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerine dair değiştirilen yönerge, bu süreci hukuki açıdan sadece sınırlı bir düzeyde ilerletebilir veya işleyişini kolaylaştırabilir): İlk mesele atılgan bir biçimde Avrupa çapında yeni işyeri temsilcilikleri kurarak “boşlukları” kapatmaktır; ikinci mesele, iyi isleyen pratiklerin bilgisini aktararak pasif bir durumda olan işyeri temsilciliklerini aktif hale getirmektir. En önemlisi de, üçüncü bir mesele olarak, aktif olan, katılımcılık ve müzakere etme doğrultusunda hareket eden Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerinin süreçlerine siyaseten eşlik etmek, sendikal sürece bağlanmalarını ve dahil olmalarını sağlamaktır. Bununla birlikte, özellikle toplu sözleşmelerin koordine edilmesi, sektörel sosyal diyaloglar ve işkolu politikalarının eşgüdümlü hale getirilmesi konusunda, şirketlerin ulus-aşırı kaynaklarını Avrupa çapında diğer sendikal hareket alanları için stratejik bir biçimde kullanmak gerekir. Müzakere etme yönelimine sahip olan pro-aktif Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerinin gelişimine dair böylesine bir senaryo, sendikaların Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerinin “ne yapabilmesi gerektiği” konusunda netleşmelerini şart koşar. Ayrıca, ancak sendikalar Avrupa çapında örgütlenen işyeri temsilciliklerine dair tutarlı bir konsepte sahip olduklarında, (su anda büyük oranda önü kapalı olan) Avrupa çapında düzenlemelere (ulus-aşırı müzakereler için seçilebilecek bir hukuki çerçevenin konması) gidilmesi için bir etki yaratmak mümkün olacaktır.
Devam edeceğiz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder