16 Kasım 2011 Çarşamba

SURİYE VE NEOLİBERAL YAPILANMA

SURİYE VE  NEOLİBERAL  YAPILANMA
DR.CEM  ŞAHAN
Suriye’de  neler  oluyoru,  bu  ülke  yaşamını  31  yıldır  ablukaya  çeviren,  piyasa  bazlı  neoliberal ekonomi  ve  vahşi  kapitalizmi  gören  ve  görebilen  duyarlılık üzerinden  cevaplamak  gerekiyor.  ABD  ve  müttefikleri, Suriye  Devlet  Başkanı’nın  yönetimden  çekilmesini, ‘’Çok  partili, çok  kültürlü’’ ‘’Serbest  piyasayı’’  savunan kapitalizmin  derinlemesine toplumun  tüm  damarlarlarına  işlediği  bir  yeni  Pazar  için  düğmeye  basılmasını  istiyor.
Halkçı-kamucu  ekonomiden,  serbest  piyasacı  ekonomiye  geçilmesinin  zorunluluğu  üzerinden  Arap  Baharı  denilen,  Sorotik  toplumsal  olgu  indükleniyor.
Arap  Baharı  adı  altında  yürütülen  süreç, bu  ülkelerde  ‘’Küçük  Amerika’’  yaratılması  için  sunulan  planın  bir  basamağıdır.  Mısırı  bu  sürecin  dışında  tutmak  gerekiyor.
Prof.Dr. Michel Chossudovsky  bu  konuda  çok  önemli  iki  makale  yayınladı  son  3  ay  içinde. Bu  makalelerin  temel  çıktılarını  kent/Türkiye  bağlamında  son  30  yılda  yaşananlar  doğrultusunda, okumak  NELER  OLUYOR  sorusunu  anlamak  açısından  bir  ilk  adım.
*Suriye’de aralarında ABD, Türkiye ve İsrail’in de olduğu yabancı güçlerin el altından desteklediği silahlı isyancı grupların olduğu ifade ediliyor. İslamcı örgütlere üye silahlı gruplar Türkiye, Lübnan ve Ürdün sınırını aşarak ülkeye girmekte. ABD Dışişleri Bakanlığı da ayaklanmayı desteklediğini açıklamıştı. ABD ülkede rejim değişikliği hesapları yapan Suriyelilerle de ilişkileri genişletiyor.
*ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Victoria Nuland da bu durumu doğruladı. Nuland “Ülke içindeki ve dışındaki, değişim çağrısı yapan Suriyelilerle ilişkilerimizi genişletiyoruz” dedi. Nuland ayrıca Barack Obama’nın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a en başından beri reform yapma veya görevinden istifa etme çağrısı yaptığını belirtti. (Rusya’nın Sesi, 17 Haziran, 2011)
Suriye, vatandaşlarına karşı acımasızca güç kullanan otoriter bir oligarşi tarafından yönetiliyor. Ne var ki, Suriye’deki ayaklanmalar, karışık. İsyancıları samimi özgürlük ve demokrasi fedaisi olarak görmek mümkün değil. Suriye’deki isyanı ülkedeki liderliği baskı altına almak ve gözdağı vermek amacıyla kullanmak ABD ve AB tarafından girişimlerde bulunuldu. Suudi Arabistan, İsrail, Ürdün ve 14 Mart İttifakı (Lübnan’daki Amerkan yanlısı siyasi koalisyon), silahlı isyanın desteklenmesinde rol oynadılar.
*Suriye’deki şiddet, iç gerilimlerden çıkar sağlayan dış güçler tarafından destekleniyor. Suriye ordusunun şiddetli tepkisi bir kenara, medya yalanları kullanılıyor ve uydurma video görüntüleri yayımlanıyor. ABD ve AB tarafından Suriye muhalefetine para ve silah akıtılıyor. Silah zulaları Ürdün ve Lübnan’dan gizlice Suriye’ye sokulurken muhalefetin dışarıdaki uğursuz ve sevilmeyen figürlerine de maddi destek sağlanıyor.
*Egemen ülkeler olarak Suriye ve Lübnan’ın istikrarsızlaştırılması son on yıldır ABD-NATO-İsrail ittifakının planları arasında yer alıyor. Suriye’ye karşı müdahale, bir dizi askeri operasyonla belirlenmiş bir “askeri yol haritasının” parçası. Eski NATO komutanlarından Wesley Clark’a göre Pentagon Irak, Suriye ve Lübnan’ı ABD-NATO müdahalesinin hedefindeki ülkeler olarak tanımladı.
*Üst düzey bir Pentagon yetkilisi olan General Wesley Clark’ın aktardığı bilgilere göre, 5 yıllık kampanya planı Irak’la başlayan ve daha sonra Suriye, Lübnan, Libya, İran, Somali ve Sudan’la devam eden 7 ülkeyi kapsıyor.
Benim  anladığım  Suriye’nin,  24  Ocak  1980  Türkiyesi’ne  benzemesi  isteniyor. 1980 yılı başında bir azınlık hükümeti kuran Süleyman Demirel, Özal'ı da tam yetkiyle ekonomi yönetiminin başına getirmiş ve o da daha sonra "24 Ocak kararlan" diye anılacak bir istikrar paketini uygulamaya koymuştu.
Suriye’de de İstikrar  devam  edecek  anlayacağınız…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder