HAMBURGER VE ORTAK AKIL PROJESİ
-CUMARTESİ NOTLARI-
Bugün melike hamburger istese, ya da aklımızı ortaklaştırsak, ya da sömürgecilik – emperyalizm –Küreselleşme tarihsel yansımaları ile uğraşsak, sonra Edward Said’in Kültür Emperyalizmini okusak, yenik mahalle bakkalına gitsek ve o çok uluslu şirket yansımalarını görsek, bilgi paylaşımlarını ile ulus-devlet bitti medyası canımızı sıksa, Samsun’da gezinsek……
1970 de Amerikalılar fast food’a yaklaşık 6 milyar dolar harcamışlardı. 2001 de ise 110 milyar dolardan fazla harcadılar. Bu rakam yükseköğretime harcana paradan daha yüksektir. Ya da tüm Afrika’da ölümleri %1000 azaltacak sağlık projesi için gerekli ekonomik kaynaktan.
Amerika’da okul çağındaki çocuklar arasında yapılan bir ankette en tanınan kişilik %96 ile Ronald Mc Donald.
Simplot, Lamb Weston ve Mc Gin daha küçük rakiplerini satın alarak Amerikan dondurulmuş patetes pazarının yaklaşık %80’ini ele geçirdiler. Fast-Food şirketleri dondurulmuş patetes kızartmalarının kilosunu 14 sentte alıyor, yağda ısıtıp kilosunu 2.7 dolara satıyor. Bir fast-food restoranında büyük boy bir patetes kızartmasına ödenen 1.5 doların sadece 2 senti çiftçiye gidiyor.
Missori Üniversitesinde çalışan Sosyolog William Hefferman, Amerikan tarım ekonomisini kum saatine benzetiyor. Üstte yaklaşık 2 milyon çiftçi, altta 275 milyon tüketici, ortadaki dar kısımda ikisinin arasındaki her ilişkiden kar eden bir düzine kadar çok uluslu şirket.
2. dünya savaşından sonra işlenmiş gıdaya lezzet vermeye yönelik dev bir endüstri ortaya çıktı. ‘’AROMA ENDÜSTRİSİ’’. Aroma Endüstrisi gizli çalışıyor. IFF ve Givuden dünyanın en büyük 2 aroma şirketi. Tüm işlenmiş gıdalara aroma ekleyerek tat veren şirketler. Hamburger,dondurma, cips, şekerler, diş macunu, her türlü işlenmiş ürüne ‘’Yapay Aroma’’ katılıyor. IFF ayrıca ABD’nin en çok satan 10 parfümünün 6 sının aromalarını imal ediyor. Aroma gıdanın tadının yüzde 90’ını belirliyor. Amerikan aroma endüstrisinin yıllık geliri 1.5 milyar dolar.
Aroma sağlama olayı tamamen kimyasal reaksiyonlara dayanıyor. Bazı kimyasal maddeler in ağızda verdiği tat esası ile çalışılıyor. Gıdalara etil-2-metil bütirat eklerseniz elma kokusunu, metil-2-peridilketonu eklerseniz mısır tadını veriyor. Örneğin heksanal taze kesilmiş çimen kokusu, 3-metil butanoik asid vücut kokusu veriyor. Bu kimyasal aromalar besinlerimize ve parfümlere katılarak tad ve koku sağlanıyor. Badem aroması olan benzelaldehit çok az miktarda da olsa zehirli siyanür içeriyor.
ABD her gün yaklaşık 14 kişinin ölümüne, 1000 kişinin hastaneye yatmasına neden olan 200.000 gıda zehirlenmesi meydana geliyor. Amerikan nüfusunun dörtte biri yılda en az bir kez gıda zehirlenmesi geçiriyor. Fast-food kaynaklı mikroplar uzun dönemde süreğen kalp krizi, bağırsak iltihabı, sinirsel sorunlar, böbrekte hasara neden olabiliyor.
Tıp araştırmacıları, gıda işleme yöntemleriyle tehlikeli hastalıkların yayılması arasında önemli ilişkiler saptadı. Amerikan Tarım Bakanlığı 1996 da işleme fabrikalarından alınan sığır kıyması örneklerinin yüzde 7.5 inde Salmonella, Yüzde 11.7 sinde Listeria monocytogenes, Yüzde 30 S.aureus ve %53’ünde C.Perfiregens mikroplarını ürettiler. Bu önemli bir gıda güvenliği sorunu idi.
ABD Fast-food sektöründe rekabet arttıkça, yabancı pazarlara yönelmeye başladılar. Bu projeye ‘KÜRESELLEŞME PROJESİ’’ adını taktılar. Fast-food zicirleri gelişmekte olan ülkeler için gelişimin totemleri haline geldi. Sosyologlar bu uluslararası fast-food şirketlerini modernleşme umudu olarak tanımladılar. ABD de olduğu gibi reklam ve promosyon çocuklardan başlıyordu. Artık Fast-food tüm mallardan farklı olarak, yabancı tüketiciler tarafından tüketilen bir Amerikan kültürü formuna dönüştü.
1980 lerde en şişman ve en sağlıksız çocuk nesline sahibiz diyen ABD’li bilim adamları, Türkiye’de meslektaşlarına ipuçları veriyorlardı. Tarihte hiç bir millet bu kadar kısa sürede bu kadar çok şişmanlamadı söylemi gelişmekte olan ülkeleri ortak dili oldu.
Sonra diğerleri geldiler.
Her şeyleri ile geldiler….
Değişen sosyolojik açıdan tüketendi aslında yavaş yavaş tükenen.
Kültür, umut karıştı.
Hala ORTAK AKIL MI üreteceğiz?
(07.07.2008)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder