11 Aralık 2010 Cumartesi

HAMBURGER VE ORTAK AKIL PROJESİ

HAMBURGER  VE  ORTAK  AKIL  PROJESİ
-CUMARTESİ  NOTLARI-
            Bugün  melike  hamburger  istese, ya da aklımızı  ortaklaştırsak, ya da  sömürgecilik – emperyalizm –Küreselleşme  tarihsel  yansımaları  ile  uğraşsak, sonra  Edward  Said’in  Kültür  Emperyalizmini okusak, yenik  mahalle  bakkalına  gitsek ve  o  çok  uluslu şirket  yansımalarını  görsek, bilgi  paylaşımlarını  ile ulus-devlet  bitti  medyası  canımızı  sıksa, Samsun’da  gezinsek……
1970 de  Amerikalılar  fast food’a  yaklaşık  6  milyar  dolar  harcamışlardı.  2001  de  ise  110  milyar  dolardan  fazla  harcadılar.  Bu  rakam  yükseköğretime  harcana  paradan  daha  yüksektir.  Ya  da tüm  Afrika’da  ölümleri  %1000  azaltacak  sağlık  projesi  için  gerekli  ekonomik  kaynaktan.
 Amerika’da okul  çağındaki  çocuklar  arasında  yapılan  bir  ankette  en  tanınan  kişilik  %96  ile  Ronald  Mc Donald.
Simplot, Lamb Weston  ve  Mc Gin  daha  küçük  rakiplerini  satın  alarak  Amerikan  dondurulmuş  patetes  pazarının  yaklaşık  %80’ini  ele  geçirdiler. Fast-Food  şirketleri  dondurulmuş  patetes  kızartmalarının  kilosunu  14  sentte  alıyor, yağda  ısıtıp kilosunu 2.7  dolara  satıyor. Bir  fast-food  restoranında  büyük  boy  bir  patetes  kızartmasına  ödenen  1.5  doların  sadece  2  senti  çiftçiye  gidiyor.
Missori  Üniversitesinde  çalışan  Sosyolog  William  Hefferman,  Amerikan  tarım  ekonomisini  kum  saatine  benzetiyor. Üstte  yaklaşık  2  milyon  çiftçi, altta  275  milyon  tüketici,  ortadaki  dar  kısımda  ikisinin  arasındaki  her  ilişkiden  kar  eden  bir  düzine  kadar  çok  uluslu  şirket.
2.  dünya  savaşından  sonra  işlenmiş  gıdaya  lezzet  vermeye  yönelik  dev  bir  endüstri  ortaya  çıktı. ‘’AROMA  ENDÜSTRİSİ’’.  Aroma  Endüstrisi  gizli  çalışıyor. IFF  ve  Givuden  dünyanın  en  büyük  2  aroma  şirketi.  Tüm  işlenmiş  gıdalara  aroma  ekleyerek  tat  veren  şirketler.  Hamburger,dondurma, cips, şekerler, diş  macunu,  her  türlü  işlenmiş  ürüne  ‘’Yapay  Aroma’’  katılıyor.  IFF  ayrıca  ABD’nin  en  çok  satan  10  parfümünün  6 sının  aromalarını  imal  ediyor.  Aroma  gıdanın  tadının  yüzde  90’ını  belirliyor.  Amerikan  aroma  endüstrisinin  yıllık  geliri  1.5 milyar  dolar.
Aroma  sağlama  olayı  tamamen  kimyasal  reaksiyonlara  dayanıyor.  Bazı  kimyasal  maddeler in  ağızda  verdiği  tat  esası  ile  çalışılıyor. Gıdalara  etil-2-metil  bütirat  eklerseniz  elma  kokusunu, metil-2-peridilketonu  eklerseniz  mısır  tadını  veriyor. Örneğin heksanal  taze  kesilmiş çimen  kokusu, 3-metil butanoik  asid  vücut  kokusu  veriyor.  Bu  kimyasal  aromalar  besinlerimize  ve  parfümlere  katılarak  tad  ve  koku  sağlanıyor. Badem  aroması  olan  benzelaldehit  çok  az  miktarda da  olsa  zehirli  siyanür  içeriyor.
ABD her  gün  yaklaşık  14  kişinin  ölümüne,  1000  kişinin  hastaneye  yatmasına  neden  olan  200.000  gıda  zehirlenmesi  meydana  geliyor. Amerikan  nüfusunun  dörtte  biri  yılda  en  az  bir  kez  gıda  zehirlenmesi  geçiriyor.  Fast-food  kaynaklı  mikroplar  uzun  dönemde  süreğen  kalp krizi, bağırsak  iltihabı, sinirsel sorunlar, böbrekte  hasara  neden  olabiliyor.
Tıp  araştırmacıları, gıda  işleme  yöntemleriyle  tehlikeli  hastalıkların  yayılması  arasında  önemli  ilişkiler  saptadı. Amerikan  Tarım  Bakanlığı  1996 da  işleme  fabrikalarından  alınan  sığır  kıyması  örneklerinin  yüzde 7.5 inde  Salmonella, Yüzde  11.7 sinde  Listeria  monocytogenes, Yüzde  30 S.aureus  ve  %53’ünde  C.Perfiregens  mikroplarını  ürettiler. Bu  önemli  bir  gıda  güvenliği  sorunu  idi.
ABD  Fast-food  sektöründe  rekabet  arttıkça, yabancı  pazarlara  yönelmeye  başladılar. Bu  projeye  ‘KÜRESELLEŞME  PROJESİ’’  adını  taktılar.  Fast-food  zicirleri  gelişmekte  olan  ülkeler  için  gelişimin  totemleri  haline  geldi.  Sosyologlar  bu  uluslararası  fast-food  şirketlerini  modernleşme  umudu  olarak  tanımladılar.  ABD de  olduğu  gibi  reklam  ve  promosyon  çocuklardan  başlıyordu. Artık  Fast-food  tüm  mallardan  farklı  olarak, yabancı  tüketiciler  tarafından  tüketilen  bir  Amerikan  kültürü  formuna  dönüştü.
1980 lerde  en  şişman  ve  en  sağlıksız  çocuk  nesline  sahibiz  diyen  ABD’li  bilim  adamları, Türkiye’de  meslektaşlarına  ipuçları  veriyorlardı.  Tarihte  hiç  bir  millet  bu  kadar  kısa  sürede  bu  kadar  çok  şişmanlamadı  söylemi  gelişmekte  olan  ülkeleri  ortak  dili  oldu.
Sonra  diğerleri  geldiler.
Her  şeyleri  ile  geldiler….
Değişen  sosyolojik  açıdan  tüketendi  aslında  yavaş  yavaş  tükenen.
Kültür, umut  karıştı.
Hala  ORTAK  AKIL MI  üreteceğiz?
(07.07.2008)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder