9 Aralık 2010 Perşembe

SÖMÜRÜLEN EMEK VE CAN PAZARI

SÖMÜRÜLEN  EMEK  VE  CAN  PAZARI
DR.CEM  ŞAHAN
Emek  gücünü  satma  değil,
Kariyer  planlama, insan  kaynakları.
İşçi  sağlığı  değil,
İş  sağlığı.
Kamu  işletmeciliği  yerine,
Özelleştirme.
Kadrolu, güvenceli  çalışma  yerine, 50/d, 4/c, 4/b,
Emekçi  yerine,
İşgören.
Neoliberal  iktisadi  model  çalışan/emekçi  kavramlarını  hızla  erozyona  uğratmaya  devam  etmektedir. Son  10  yılda  işçi  ve  çalışan  sağlığı  kavramlarını  yok  eden, taşeronlaştıran, esnekleştiren, piyasaya  süren  zihniyetin  Zonguldak’ta  hiç  mi  sorumluluğu  yoktur?
Son  bir  yıldır  madenlerde  ölen  emekçilerin,  vebali  işyeri  hekimliğini  taşeronlaştıran,  işçi  sağlığını  piyasa  metası  yapan  yönetimsel  anlayışın  neresindedir?
Bu  iktisadi  politikada  emek,  tam  anlamı  ile  sıradan  bir  metadır.
02.Ocak.2010  tarihli  Dünya  Çalışma  Örgütünün  raporunda  Dünya’da    kazalarında  her  gün  5000  kişinin  yaşamını  yitirdiği  belirtilmektedir. Bu  rapora  göre, dünyada  en  fazla    kazasının  olduğu  3.  Ülke  Türkiye’dir.
Bu  ne  kentin, ne  ülkenin  gündemidir.
Her  değerin  yok  sayıldığı  bu  ortamda,  çalışan  ve  işçi  Sağlığı’da  kendi  payını  almaktadır.
Aralık  2009  Bursa’da  grizu  patlaması  19  ölü,
Şubat  2010  Balıkesir;de  grizu  patlaması  13  ölü.
…………………..
Tuzla’da  Can  kayıpları  devam  etmektedir.
Samsun’da  ölümler  vardır.
Çalışma  Bakanlığı’na  göre  2009  Ocak-Haziran    aylarında  670  işçi  yaşamını    kazası  nedeniyle  yitirmiştir..
Maden Mühendisleri Odası'nın istatistiklerine göre 2008'de 43, 2009'da 92 kişi madenlerdeki iş kazalarında hayatını kaybetmiştir.
Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 176 numaralı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi"ni hâlâ imzalamıştır.
TTB Çalışan Sağlığı Etik Bidirgesi’nde belirtildiği gibi ;
 “Çalışma hakkı en temel insan haklarından biridir. Bu hak tek başına bir anlam ifade etmeyeceği gibi, diğer temel haklardan olan yaşam hakkının özünü ihlal etmeyen sağlıklı ve güvenli bir iş ortamlarının sağlanmasıyla mümkün kılınabilir.Sağlıklı ve güvenli ortamlarda yaşama her bireyin temel hakkı olduğuna göre çalışma hakkının kullanımı sırasında işyerlerinin, çalışanların beden bütünlüğünü ve sağlığını bozacak etmenlerden arındırılması esastır. Bu nedenle çalışanların sağlığının korunması kamusal bir alandır ve kamusal bir örgütlenme modeliyle bu alanın yapılandırılması gerekmektedir. Çalışanların sağlık ve güvenliğinden devlet asli sorumludur. İş yaşamında devlet, çalışanlar, işverenler ve sendikalar ile birlikte işyeri hekimleri - iş güvenliği mühendisleri ve onların meslek örgütleri bu alanın sosyal taraflarıdır.”
Kavramlar ve  eşitsiz  dağıtım  süreci  yaşam  alanlarımızı  daraltmaya  devam  ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder