SÖMÜRÜLEN EMEK VE CAN PAZARI
DR.CEM ŞAHAN
Emek gücünü satma değil,
Kariyer planlama, insan kaynakları.
İşçi sağlığı değil,
İş sağlığı.
Kamu işletmeciliği yerine,
Özelleştirme.
Kadrolu, güvenceli çalışma yerine, 50/d, 4/c, 4/b,
Emekçi yerine,
İşgören.
Neoliberal iktisadi model çalışan/emekçi kavramlarını hızla erozyona uğratmaya devam etmektedir. Son 10 yılda işçi ve çalışan sağlığı kavramlarını yok eden, taşeronlaştıran, esnekleştiren, piyasaya süren zihniyetin Zonguldak’ta hiç mi sorumluluğu yoktur?
Son bir yıldır madenlerde ölen emekçilerin, vebali işyeri hekimliğini taşeronlaştıran, işçi sağlığını piyasa metası yapan yönetimsel anlayışın neresindedir?
Bu iktisadi politikada emek, tam anlamı ile sıradan bir metadır.
02.Ocak.2010 tarihli Dünya Çalışma Örgütünün raporunda Dünya’da iş kazalarında her gün 5000 kişinin yaşamını yitirdiği belirtilmektedir. Bu rapora göre, dünyada en fazla iş kazasının olduğu 3. Ülke Türkiye’dir.
Bu ne kentin, ne ülkenin gündemidir.
Her değerin yok sayıldığı bu ortamda, çalışan ve işçi Sağlığı’da kendi payını almaktadır.
Aralık 2009 Bursa’da grizu patlaması 19 ölü,
Şubat 2010 Balıkesir;de grizu patlaması 13 ölü.
…………………..
Tuzla’da Can kayıpları devam etmektedir.
Samsun’da ölümler vardır.
Çalışma Bakanlığı’na göre 2009 Ocak-Haziran aylarında 670 işçi yaşamını iş kazası nedeniyle yitirmiştir..
Maden Mühendisleri Odası'nın istatistiklerine göre 2008'de 43, 2009'da 92 kişi madenlerdeki iş kazalarında hayatını kaybetmiştir.
Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 176 numaralı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi"ni hâlâ imzalamıştır.
TTB Çalışan Sağlığı Etik Bidirgesi’nde belirtildiği gibi ;
“Çalışma hakkı en temel insan haklarından biridir. Bu hak tek başına bir anlam ifade etmeyeceği gibi, diğer temel haklardan olan yaşam hakkının özünü ihlal etmeyen sağlıklı ve güvenli bir iş ortamlarının sağlanmasıyla mümkün kılınabilir.Sağlıklı ve güvenli ortamlarda yaşama her bireyin temel hakkı olduğuna göre çalışma hakkının kullanımı sırasında işyerlerinin, çalışanların beden bütünlüğünü ve sağlığını bozacak etmenlerden arındırılması esastır. Bu nedenle çalışanların sağlığının korunması kamusal bir alandır ve kamusal bir örgütlenme modeliyle bu alanın yapılandırılması gerekmektedir. Çalışanların sağlık ve güvenliğinden devlet asli sorumludur. İş yaşamında devlet, çalışanlar, işverenler ve sendikalar ile birlikte işyeri hekimleri - iş güvenliği mühendisleri ve onların meslek örgütleri bu alanın sosyal taraflarıdır.”
Kavramlar ve eşitsiz dağıtım süreci yaşam alanlarımızı daraltmaya devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder