16 Şubat 2015 Pazartesi


GELECEK ATÖLYESİ

            TERME VE  BULGALOW

            DR.CEM ŞAHAN

            Mihail Bulgalow’un  ‘Genç Bir Doktorunun  Anıları’’  kitabını okudum hafta  sonu. Mihail Bulgakov, Kiev'de tıp eğitimi gördü ve 1919'a dek köy hekimliği yaptı. Daha  önce Kült romanı “Usta ile Margarita”yı “e” yayınlarından Aydın Emeç çevirisinden okumuştum.

            Çehov mesleğini konu alarak yazdığı öykülerinde hastalarına sevecenlik ve insancıllıkla yaklaşan, onları iyileştirmeye çalışan doktor karakterler çizer. Bulgakov’da ise hastalardan çok doktorun korkusu öne çıkar.

            ……………..

            Sağlık  sistemin  taşıma  su  ile  döndürülmeye  çalışıldığı,sağlıkta  çöküşün yanşadığı  zaman  dilimlerinde  insana  ait  öyküler  anlatmak zordur.  İnsan  olmak, insana  dair  şarkılar  söylemek zordur.  Çocukluğumuzda  mahalle  başında  sıcak  mısır  satan  Ali  amcanın bizleri ve  mahalleyi  sahiplenmesi kadar, sahiplenemediğimiz  bir  sistemde  hekim olmak  daha  zordur.

            ………………

            Sağlık  insan  gücü  planlamasındaki öngörüsüzlükler, yönetim  kademesindekilerin  anlaşılmaz  tutumları  sonucu  bugün il  içinde  sağlık  personeline  yönelik  sağlık  göçü yaşanmaktadır. Buna  yöneticilerin keyfi  tutumları da  eklenince  hekim  ve  sağlık  çalışanları  üzerine bir  mobbinge  dönüşmektedir  süreç…

            ………..

            Perşembe  günü  Terme’de  görevliydim. Terme’de  Balzac  romanları havasında  bir  gün poliklinik hizmeti verdim.  Öğlen  arasında  Terme’yi  gezme  fırsatı buldum.  Ortasından  nehir  geçen yerleşim  yerleri  hep beğenimi kazanmıştır. Irmak boyunca  daha  kentsel bir  yapılanmayı hak  ediyor  diye  düşündüm.  Kasaba  canlı idi.  Kahveler  yine  doluydu.  Sanki  bir  emekli  kasabası izlenimi  uyandırıyordu. İnsanlar  çaylarını içerken, sohbet ediyorlardı.  Yüz  ifadeleri, mimikleri acıları hakkında  bilgi  vermiyordu.

            Belediyenin  önünden geçtim.
 

            Belediye’den dev  pankart  sallanıyordu.  Boyutları  oldukça  büyük bu  pankartta  Terme  Belediyesi’nin   Termik  Santrallere  karşı olduğu ilan  ediliyordu.  Terme’yi bu  kentsel bilinçle  görmekten  sevindim. Terme  civarında  ve  yol  güzergahlarında da  bu  tür  pankartların  olması, kent  bilinci açısından  daha  vurgulayıcı olur.

            Fakir  bir kasaba  Terme. Yapılanmamış, ihmal edinmiş. İnsan  sıcaklığıyla  ayakta  duruyor. Sosyal destek ve  aile  bağları güldürüyor insanları.

            Aklımda  sorular  artıyordu:

            Zenginlik ve yoksulluk coğrafya üzerinde nasıl dağılır?

            Farklı yerler, konumlar ya da bölgeler arasında adil bir dağıtım mümkün mü?

            Hangi araçlarla mümkün?

            Bu araçların kendisi adil mi?

             Bir kente ilk gelenleri "efendi", en son gelenleri "parya" yapan nedir?

            …………….

            Terme’de bir gün geçirdim. Bulgalow  yapısından başladığım süreci Çehov  ile  tamamladım. Hakikaten:

            Zenginlik ve yoksulluk  bu kent coğrafyası  üzerinde nasıl dağılır?

           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder