16 Şubat 2015 Pazartesi

SAĞLIK ÜZERİNDEN YOLSUZLUK



            Bu  şehirde  yoksulluk  ile  boğuşan binlerce  kişi  var.  Onların mücadelesi sessiz.  Kentin  ana  damarlarına  açılan  rantları  toplamak için  ise  gürültülü bir  mücadele  yürütülüyor.

            ‘’Şehir  Hastaneleri’’  adı  altında  yürütülen  bir  takım  çalışmalar var. Bu  satırlarda  çokça yazdık. Kısaca hatırlarsak:

            *Şehir Hastaneleri kamusal değildir.

            *Şehir Hastaneleri halkın yararına değildir.

            *Şehir Hastaneleri kamusal alanın tasfiyesidir.

            *Şehir Hastaneleri halkın SAĞLIĞINA olumlu katkı sağlamaz.

            *Şehir Hastaneleri sağlıkta yeni bir sermaye sınıfı yaratır.

            *Şehir Hastaneleri kamu hastanelerinin özelleştirilmesi, sağlık çalışanlarının taşeronlaştırılmasıdır.

            Geçenlerde  Türk  Tabipleri Birliği ‘’Kayseri  Şehir  Hastanesi’’  ile  ilgili  gerçekleri kamuoyu ile paylaştı:

            Şehir hastanelerinde kamuoyunu yanlış bilgilendirme, gerçekleri paylaşmama tavrı devam ediyor. Yapılan gösterişli imza ve temel atma törenleri sonrası işler ne durumdadır, proje maliyetleri, kamuya yükü nedir? Bu konularda halkı aydınlatmama ısrarı sürüyor. Kayseri Şehir Hastanesi’nin bunca zamanda bitememiş olmasının nedenini ise Türk Tabipleri Birliği’nin açtığı davalar olarak göstermiştir.

            Oysa Kayseri Şehir Hastanesi ihalesi, hukuka aykırılıklarına dair açılan davalara ilişkin gösterilen hassasiyet nedeniyle değil, arazinin bataklık çıkması nedeniyle bunca zamandır tamamlanamamıştır.

            Kayseri Şehir Hastanesi için belirlenen alanın gölete yakınlığına dikkat edilmeden, zemin etütleri yapılmadan tahsis işlemi yapıldığı ve alanın bataklık olduğu, arazi üzerinde kişilerin mirasçılık iddiaları olduğu, paydaşlar tarafından davalar açıldığı bilinmektedir

            Türk Tabipleri Birliği tarafından açılan davanın inşaatın gecikme sebebi olmadığının anlaşılması için süreci hatırlatmakta yarar var.

            Kayseri Şehir Hastanesi ihalesi 11 Nisan 2011 tarihinde yapıldı. İhalenin ardından 10 Ağustos 2011 tarihinde sözleşme imzalandı. Hemen ardından dönemim başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 10 Eylül 2011 tarihinde temel atma töreni yapıldı. İhaleye göre şirketlerin inşaatı üç senede tamamlamaları gerekiyordu. Ancak temel atma töreninde el sıkışılarak inşaat süresi iki buçuk seneye indirildi. Yani şirketlerin 2014 yılı Mart ayında inşaatı tamamlayarak Sağlık Bakanlığı’na teslim etmeleri gerekiyordu. Olmadı.

            Yine 12 Eylül 2013 günü Kayseri’nin de aralarında bulunduğu 15 hastane için toplu imza töreni düzenlendi. Dolayısıyla Kayseri için temel atma töreninin ardından bir kere daha imza atıldı.

            Tüm bu süreçte Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanlığı ile şirketler arasında sözleşme imzalanmasına dair idari işlemin ve dayanağı Yönetmelik hükümlerinin iptali talebiyle dava açtı. Bu davada Danıştay 13. Dairesi, sözleşmelerin özel hukuk hükümlerine tabi olacağına dair düzenlemeyi gerekçe göstererek davanın reddine karar verdi. Kararın temyiz incelemesini yapan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, kararın bozulmasına 26 Mayıs 2014 günü karar verdi. Davanın açılmasından bu yana yürütmeyi durdurma kararı verilmiş değildir.

            Bunun dışında Kayseri ihalesi ilanının çıktığı tarihte, ihale dokümanı satın alınması için belirlenen ücretin çok yüksek olması nedeniyle rekabetin engellendiği iddiasıyla bir kişi tarafından ihalenin iptali için dava açılmıştı. Bu dava Danıştay 13. Daire Başkanlığı’nda  halen görülmektedir.

            Kısaca, ihale ilanının ya da ihale sözleşmesinin iptaline ilişkin davalar devam etmekle birlikte, süreci durduracak bir karar çıkmamıştır. Dolayısıyla, başta da bilgilendirdiğimiz üzere, Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen hatalı yer seçimi, kötü planlama gibi etkenler bu sonucu yaratmıştır. Bu vesile ile kamu hastanelerinin “Şehir Hastanesi” adı verilerek kamu-özel ortaklığı yöntemiyle yaptırılmasının sakıncalarını bir kez daha anımsatmak isteriz.

            Ülkemizde Şehir Hastaneleri ile ilgili en başta gelen sorun hastane binalarının ve donanımının kamuya yüksek maliyetidir. Milletvekili Dr. İsmail Tamer hastane maliyetinde abartılacak bir durum olmadığını belirterek "bu hastanenin metrekare kirası boş bir AVM'den daha ucuz” açıklamasını yaparak maliyetler hakkında şeffaf olmayan, kafa karıştırıcı bir açıklama da yapmıştır. Oysa şehir hastaneleri için yapılan ihalelerde Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen sabit yatırım tutarı ile yıllık kira bedelleri incelendiğinde; çok yüksek tutarların ödeneceği anlaşılmaktadır.

            Örneğin Kayseri ihalesinde (toplam 1583 yatak) sabit yatırım tutarı 427 milyon TL olan “Şehir Hastanesi” için 25 yılda toplam olarak 3 milyar 443 milyon TL ödenmesi öngörülmektedir. Kayseri’de yaklaşık üç buçuk yıllık kirası ile sabit yatırım tutarı karşılanabilen şehir hastanesi için neden 25 yıl boyunca böylesine fahiş kira ödenecektir?

            Bugüne kadar ihalesi gerçekleşen sekiz hastane için 25 yılda yapılacak fazladan ödeme ülkemizdeki yıllık sağlık harcamalarının yarısına yakın bir tutar olan 26 milyar TL’yi aşmaktadır. Planlanan hastanelerin tamamının yapılması halinde, 25 yılda 100 milyarın üzerinde kira ödemesinin yapılması söz konusudur.

            ………………..

            Sonuç  vatandaşın  emeğinin  ürettiği  artı  değerin  etik olmayan bir şekilde kirli sermayeye  aktarılmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder