Bu şehirde
yoksulluk ile boğuşan binlerce kişi
var. Onların mücadelesi
sessiz. Kentin ana
damarlarına açılan rantları
toplamak için ise gürültülü bir
mücadele yürütülüyor.
‘’Şehir Hastaneleri’’
adı altında yürütülen
bir takım çalışmalar var. Bu satırlarda
çokça yazdık. Kısaca hatırlarsak:
*Şehir Hastaneleri kamusal değildir.
*Şehir Hastaneleri halkın yararına
değildir.
*Şehir Hastaneleri kamusal alanın
tasfiyesidir.
*Şehir Hastaneleri halkın SAĞLIĞINA
olumlu katkı sağlamaz.
*Şehir Hastaneleri sağlıkta yeni bir
sermaye sınıfı yaratır.
*Şehir Hastaneleri kamu
hastanelerinin özelleştirilmesi, sağlık çalışanlarının taşeronlaştırılmasıdır.
Geçenlerde Türk
Tabipleri Birliği ‘’Kayseri Şehir
Hastanesi’’ ile ilgili
gerçekleri kamuoyu ile paylaştı:
Şehir hastanelerinde kamuoyunu
yanlış bilgilendirme, gerçekleri paylaşmama tavrı devam ediyor. Yapılan
gösterişli imza ve temel atma törenleri sonrası işler ne durumdadır, proje
maliyetleri, kamuya yükü nedir? Bu konularda halkı aydınlatmama ısrarı sürüyor.
Kayseri Şehir Hastanesi’nin bunca zamanda bitememiş olmasının nedenini ise Türk
Tabipleri Birliği’nin açtığı davalar olarak göstermiştir.
Oysa
Kayseri Şehir Hastanesi ihalesi, hukuka aykırılıklarına dair açılan davalara
ilişkin gösterilen hassasiyet nedeniyle değil, arazinin bataklık çıkması
nedeniyle bunca zamandır tamamlanamamıştır.
Kayseri Şehir Hastanesi için
belirlenen alanın gölete yakınlığına dikkat edilmeden, zemin etütleri
yapılmadan tahsis işlemi yapıldığı ve alanın bataklık olduğu, arazi üzerinde
kişilerin mirasçılık iddiaları olduğu, paydaşlar tarafından davalar açıldığı
bilinmektedir
Türk Tabipleri Birliği tarafından
açılan davanın inşaatın gecikme sebebi olmadığının anlaşılması için süreci
hatırlatmakta yarar var.
Kayseri Şehir Hastanesi ihalesi 11
Nisan 2011 tarihinde yapıldı. İhalenin ardından 10 Ağustos 2011 tarihinde
sözleşme imzalandı. Hemen ardından dönemim başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın katılımıyla 10 Eylül 2011 tarihinde temel atma töreni yapıldı.
İhaleye göre şirketlerin inşaatı üç senede tamamlamaları gerekiyordu. Ancak
temel atma töreninde el sıkışılarak inşaat süresi iki buçuk seneye indirildi.
Yani şirketlerin 2014 yılı Mart ayında inşaatı tamamlayarak Sağlık Bakanlığı’na
teslim etmeleri gerekiyordu. Olmadı.
Yine 12 Eylül 2013 günü Kayseri’nin
de aralarında bulunduğu 15 hastane için toplu imza töreni düzenlendi.
Dolayısıyla Kayseri için temel atma töreninin ardından bir kere daha imza
atıldı.
Tüm bu süreçte Türk Tabipleri
Birliği, Sağlık Bakanlığı ile şirketler arasında sözleşme imzalanmasına dair
idari işlemin ve dayanağı Yönetmelik hükümlerinin iptali talebiyle dava açtı.
Bu davada Danıştay 13. Dairesi, sözleşmelerin özel hukuk hükümlerine tabi
olacağına dair düzenlemeyi gerekçe göstererek davanın reddine karar verdi.
Kararın temyiz incelemesini yapan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, kararın
bozulmasına 26 Mayıs 2014 günü karar verdi. Davanın açılmasından bu yana
yürütmeyi durdurma kararı verilmiş değildir.
Bunun dışında Kayseri ihalesi
ilanının çıktığı tarihte, ihale dokümanı satın alınması için belirlenen ücretin
çok yüksek olması nedeniyle rekabetin engellendiği iddiasıyla bir kişi
tarafından ihalenin iptali için dava açılmıştı. Bu dava Danıştay 13. Daire
Başkanlığı’nda halen görülmektedir.
Kısaca, ihale ilanının ya da ihale
sözleşmesinin iptaline ilişkin davalar devam etmekle birlikte, süreci
durduracak bir karar çıkmamıştır. Dolayısıyla, başta da bilgilendirdiğimiz
üzere, Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen hatalı yer seçimi, kötü planlama
gibi etkenler bu sonucu yaratmıştır. Bu vesile ile kamu hastanelerinin “Şehir
Hastanesi” adı verilerek kamu-özel ortaklığı yöntemiyle yaptırılmasının
sakıncalarını bir kez daha anımsatmak isteriz.
Ülkemizde
Şehir Hastaneleri ile ilgili en başta gelen sorun hastane binalarının ve
donanımının kamuya yüksek maliyetidir. Milletvekili Dr. İsmail Tamer
hastane maliyetinde abartılacak bir durum olmadığını belirterek "bu hastanenin metrekare kirası boş
bir AVM'den daha ucuz” açıklamasını yaparak maliyetler hakkında şeffaf
olmayan, kafa karıştırıcı bir açıklama da yapmıştır. Oysa şehir hastaneleri
için yapılan ihalelerde Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen sabit yatırım
tutarı ile yıllık kira bedelleri incelendiğinde; çok yüksek tutarların
ödeneceği anlaşılmaktadır.
Örneğin
Kayseri ihalesinde (toplam 1583 yatak) sabit yatırım tutarı 427 milyon TL olan
“Şehir Hastanesi” için 25 yılda toplam olarak 3 milyar 443 milyon TL ödenmesi
öngörülmektedir. Kayseri’de yaklaşık üç buçuk yıllık kirası ile sabit yatırım
tutarı karşılanabilen şehir hastanesi için neden 25 yıl boyunca böylesine fahiş
kira ödenecektir?
Bugüne
kadar ihalesi gerçekleşen sekiz hastane için 25 yılda yapılacak fazladan ödeme
ülkemizdeki yıllık sağlık harcamalarının yarısına yakın bir tutar olan 26
milyar TL’yi aşmaktadır. Planlanan hastanelerin tamamının yapılması halinde, 25
yılda 100 milyarın üzerinde kira ödemesinin yapılması söz konusudur.
………………..
Sonuç vatandaşın
emeğinin ürettiği artı
değerin etik olmayan bir şekilde
kirli sermayeye aktarılmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder