Kamusal ve özel
sermaye birikiminde , yolsuzluk
kapitalist dünyanın kamu
yaşantısını ve sürekliliğini tehdit
eden bir hal
aldı. Kamusal alanda
yapılan yolsuzluklar bağlamında
son 10 yılın
en önemli özelliği
‘’denetimsizlik’’ ve ‘’Yolsuzlukları hukuka
taşımadaki isteksizlik’’ dir.
G20’de dönem başkanlığının 1
Aralık 2014 te Türkiye’ye geçiyor.
Ve
G20 ‘nin önündeki ilk konunun da
yolsuzlukla mücadele olduğunu belirtiliyor.
Son
döneme kadar yolsuzluk, yaygın biçimde, “kamu gücünün özel çıkarlar için kötüye
kullanılması” olarak tanımlanıyordu.
Ancak ortaya çıkan gelişmeler
yolsuzluk olgusunun tek başına “kamu gücüyle” açıklanamayacağı bir aşamaya
gelmiştir. Kamu gücüyle sınırlı olmayan daha geniş bir tanıma göre yolsuzluk, “herhangi bir görevin kişisel çıkarlar için
kötüye kullanılması” dır.
Ayrıca “kişisel çıkar sağlanması”
tanımının da daha ayrıntılı olarak açıklanması gerekiyor. Rüşvet yoluyla bir
inşaat ihalesinin kazanılmış olması net bir çıkar sağlama eylemidir. Aile
üyeleri için çıkar temin edilmesi yönündeki beklenti de benzer nitelik taşır.
Bunun yanı sıra bir futbol kulübüne menfaat temin edilmesi de “kişisel çıkar”
olarak kabul edilir.
Birleşmiş Milletlerin bir raporunda
yolsuzluk, “kamu ve özel sektör
kuruluşlarının karar verme mekanizmalarındaki yozlaşma ve bozulma” olarak
tanımlanmıştır.
Son 20 yıllık dönemde Türkiye’de
olduğu gibi dünyanın pek çok ülkesinde (özellikle gelişmekte olan ülkelerde)
yolsuzluk olayları artmış ve ekonomik boyutları korkunç rakamlara ulaşmıştır.
Devletin boyutları ile yolsuzluk
arasındaki ilişkinin ortaya konmasının yanında yolsuzluk sonucunda kamu yönetiminin
kalitesinin düşmesi de kaçınılmaz olmaktadır.
Bürokratlar, siyasiler tarafından
sunulmasına karar verilen kamu hizmetlerinin yürütme aşamasında rol oynayan en
önemli kamu birimini oluşturmaktadır. Dolayısıyla bürokrasinin kalitesi aynı
zamanda kamu hizmetinin kaliteli sunulmasında anahtar rol oynayacaktır. Yolsuzluk
kamu yönetimin her alanında ortaya çıkabilmektedir. Fakat kamu hizmetlerinin
sunumunda önemli rol oynayan bürokratların kendi faydalarını maksimize etmek
istemelerinin sonucu olarak yolsuzluk bu süreçte daha fazla görülmektedir.
Yolsuz işlemlerin yoğunlaşması bir
taraftan kamu hizmetlerinin kalitesiniz azaltırken diğer yandan da kamu harcama
kompozisyonunun değişmesine neden olmaktadır.
Monte ve Papagni yolsuzluğun, özel
sektöre sunulan kamu altyapı ve hizmetlerinin kalitesini ve miktarını azaltarak
ekonomik büyüme üzerinde güçlü bir negatif etkisi olduğunu ortaya koymuşlardır.
Yolsuzluk, bürokratların kamu kaynaklarını, kamu mal ve hizmetleri üretmek için
yönlendirdiklerinde yükselmektedir. Devlet ve karar birimleri arasındaki
asimetrik bilgi, ekonomik büyüme modelinde temel varsayımlarıdır.
Yolsuzluk Kamu
gelirlerini de azaltmaktadır.
Yolsuzluğun vergiden kaçınma,
kaçırma veya uygunsuz bir vergi muafiyeti şeklini alması durumunda devlet için
bir vergi kaybı kaçınılmaz olmaktadır. Özellikle, karları yükselen firmaların
daha fazla vergi ödemek zorunda kalmamak için vergi kaçırmak istemeleri
yolsuzluğun artmasına yol açmaktadır. Bu durum, vergi hasılatının düşmesine
neden olacak ve vergi sisteminin etkinliğini azaltmaktadır.
Merkezi Berlin’de bulunan uzman
kuruluşlarla birlikte yolsuzlukla mücadele etmek amacıyla kurulan Uluslararası
Şeffaflık Örgütü (2013 Dünya Yolsuzluk Algısı Endeksi’ne göre: temiz ekonomi
rekorunu Benelüks ülkeleri kırarken, Türkiye 177 ülkede yapılan araştırmalar sonucunda
53’üncü sırada yer almış. Yolsuzluk bakımından dünyanın en temiz ülkesi unvanı
Danimarka’ya ait. Almanlar 12’nci sırada yer alırken, İngiltere 14’üncü,
Amerika 19’uncu, Fransa 22’nci, İsrail 36’ncı, Brezilya 42’nci, Türkiye ve
Malezya 53’üncü, Güney Kore 55’inci, Çin ve Yunanistan 80’inci, Meksika 106’ncı, Mısır 114’üncü sırada yer
alıyor..
………………..
Yoksulluktan
ve yolsuzluktan arındırılmış
Türkiye ve Samsun özlemi ile…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder